يَرْكُضُ
21:12
يَرْكُضُونَ
yerkuDūne
kaçıyorlardı
Fiil
3. şahıs, Eril, Çoğul
Şimdiki/Geniş Zaman
فَلَمَّا أَحَسُّوا بَأْسَنَا إِذَا هُمْ مِنْهَا يَرْكُضُونَ
Fe lemmâ ehassû be’senâ izâ hum minhâ yerkudûn(yerkudûne).
Şiddetimizi hissettiklerinde hiç vakit geçirmeksizin oradan dört nala kaçıyorlardı.
|
يَرْكُضُ
21:13
تَرْكُضُوا
terkuDū
(boşuna) kaçmayın
Fiil
2. şahıs, Eril, Çoğul
Şimdiki/Geniş Zaman
لَا تَرْكُضُوا وَارْجِعُوا إِلَىٰ مَا أُتْرِفْتُمْ فِيهِ وَمَسَاكِنِكُمْ لَعَلَّكُمْ تُسْأَلُونَ
Lâ terkudû verciû ilâ mâ utriftum fîhi ve mesâkinikum leallekum tus’elûn(tus’elûne).
Kaçmayın, içinde servet şımarıklığına düştüğünüz yere, meskenlerinize dönün ki, hesaba çekilebilesiniz.
|
يَرْكُضُ
38:42
ارْكُضْ
ArkuD
(yere) vur
Fiil
2. şahıs, Eril, Tekil
Emir Kipi
ارْكُضْ بِرِجْلِكَ ۖ هَٰذَا مُغْتَسَلٌ بَارِدٌ وَشَرَابٌ
Urkud biriclik(biriclike), hâzâ mugteselun bâridun ve şerâb(şerâbun).
"Ayağını yere vur! İşte yıkanacak bir yer, işte içilecek soğuk bir su!..." dedik.
|