سِدْر
34:16
سِدْرٍ
sidrin
sedir ağacı
İsim
Eril
Mecrûr İsim
Belirsiz
فَأَعْرَضُوا فَأَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ سَيْلَ الْعَرِمِ وَبَدَّلْنَاهُمْ بِجَنَّتَيْهِمْ جَنَّتَيْنِ ذَوَاتَيْ أُكُلٍ خَمْطٍ وَأَثْلٍ وَشَيْءٍ مِنْ سِدْرٍ قَلِيلٍ
Fe a’radû fe erselnâ aleyhim seylel arimi ve beddelnâ-hum bi cenneteyhim cenneteyni zevâtey ukulin hamtın ve eslin ve şeyin min sidrin kalîl(kalîlin).
Ne var ki onlar yüz çevirdiler; biz de üzerlerine Arim selini gönderdik. Onların iki bahçesini, buruk yemişli, acı ılgınlı, birazcık da sedir ağacı bulunan iki bahçeye çevirdik.
|
سِدْر
56:28
سِدْرٍ
sidrin
sedir ağaçları
İsim
Eril
Mecrûr İsim
Belirsiz
فِي سِدْرٍ مَخْضُودٍ
Fî sidrin mahdûd(mahdûdin).
Dikensiz kirazlar,
|
سِدْرَة
53:14
سِدْرَةِ
sidrati
Sidretü’l
İsim
Dişil
Mecrûr İsim
عِنْدَ سِدْرَةِ الْمُنْتَهَىٰ
İnde sidretil muntehâ.
Son sınır ağacı, Sidretül Münteha yanında.
|
سِدْرَة
53:16
السِّدْرَةَ
s-sidrate
Sidre’yi
İsim
Dişil
Mansûb İsim
إِذْ يَغْشَى السِّدْرَةَ مَا يَغْشَىٰ
İz yagşes sidrete mâ yagşâ.
O vakit kuşatıp sarıyordu Sidre´yi kuşatıp saran,
|