KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


KÖK KELİMELER DİZİNİ

    

Vav-Sin-Vav-Sin      و س و س 

fısıldamak, mırıldanmak, kötüyü fısıldamak, kötü telkinde bulunma, karışık sözler söyleme, kuşkulanma.

Vesvese – değersiz düşünce, insanın içine doğan zararlı uyarıcı, kötü duygu ve düşünce, telkin, şüphe, fısıltı, evham.

Türkçe’ye girmiş türevler : vesvese

Kur'an'da bu kökten türetilmiş kelimeler toplamda 5 kez geçiyor.

Gövde(ler)

1 kez وَسْوَاس
4 kez وَسْوَسَ

işaretine tıklayarak ilgili ayetin alternatif meallerine ve içerdiği diğer kelimelerin köklerine gidebilirsiniz.


وَسْوَاس
[HyperLink1] 114:4     الْوَسْوَاسِ     l-vesvāsi     vesvesecinin
 
İsim         Eril, Tekil    Mecrûr İsim    
    

مِنْ شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِ

Min şerril vesvâsil hannâs(hannâsi).

Kıvrılıp kıvrılıp saklanan, sinip sinip gizlenen vesvesenin/o sinsi, o aldatıcı şeytanın şerrinden,
 


وَسْوَسَ
[HyperLink1] 7:20     فَوَسْوَسَ     fevesvese     derken fısıldadı
 
Fiil         3. şahıs, Eril, Tekil  Geçmiş Zaman      
    

فَوَسْوَسَ لَهُمَا الشَّيْطَانُ لِيُبْدِيَ لَهُمَا مَا وُورِيَ عَنْهُمَا مِنْ سَوْآتِهِمَا وَقَالَ مَا نَهَاكُمَا رَبُّكُمَا عَنْ هَٰذِهِ الشَّجَرَةِ إِلَّا أَنْ تَكُونَا مَلَكَيْنِ أَوْ تَكُونَا مِنَ الْخَالِدِينَ

Fe vesvese lehumuş şeytânu li yubdiye lehumâ mâ vuriye anhumâ min sev´âtihimâ ve kâle mâ nehâkumâ rabbukumâ an hâzihiş şecereti illâ en tekûnâ melekeyni ev tekûnâ minel hâlidîn(hâlidîne).

Derken, şeytan, kendilerinden gizlenmiş çirkin yerlerini onlara açmak için ikisine de vesvese verdi. Dedi: "Rabbinizin sizi şu ağaçtan uzak tutması, iki melek olmayasınız yahut ölümsüzler arasına katılmayasınız diyedir."
 


وَسْوَسَ
[HyperLink1] 20:120     فَوَسْوَسَ     fevesvese     nihayet fısıldadı
 
Fiil         3. şahıs, Eril, Tekil  Geçmiş Zaman      
    

فَوَسْوَسَ إِلَيْهِ الشَّيْطَانُ قَالَ يَا آدَمُ هَلْ أَدُلُّكَ عَلَىٰ شَجَرَةِ الْخُلْدِ وَمُلْكٍ لَا يَبْلَىٰ

Fe vesvese ileyhiş şeytânu kâle yâ âdemu hel edulluke alâ şeceretil huldi ve mulkin lâ yeblâ.

Derken, şeytan ona şöyle diyerek vesvese verdi: "Ey Âdem! Sana, sonsuzluk ağacıyla eskimez, çökmez mülk ve saltanatı göstereyim mi?"
 


وَسْوَسَ
[HyperLink1] 50:16     تُوَسْوِسُ     tuvesvisu     fısıldadığını
 
Fiil         3. şahıs, Dişil, Tekil  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنْسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ ۖ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ

Ve lekad halaknel insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh(nefsuhu), ve nahnu akrebu ileyhi min hablil verîdi.

Yemin olsun ki, insanı biz yarattık. Nefsinin ona neler fısıldadığını da biz biliriz. Biz ona, şah damarından daha yakınız.
 


وَسْوَسَ
[HyperLink1] 114:5     يُوَسْوِسُ     yuvesvisu     fısıldar
 
Fiil         3. şahıs, Eril, Tekil  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

الَّذِي يُوَسْوِسُ فِي صُدُورِ النَّاسِ

Ellezî yuvesvisu fî sudûrin nâs(nâsi).

İnsanların göğüslerine kuşkular, kuruntular sokar o;