تُخَافِتْ
17:110
تُخَافِتْ
tuḣāfit
pek de gizleme
Fiil
Mufa’ale Kalıbı
2. şahıs, Eril, Tekil
Şimdiki/Geniş Zaman
قُلِ ادْعُوا اللَّهَ أَوِ ادْعُوا الرَّحْمَٰنَ ۖ أَيًّا مَا تَدْعُوا فَلَهُ الْأَسْمَاءُ الْحُسْنَىٰ ۚ وَلَا تَجْهَرْ بِصَلَاتِكَ وَلَا تُخَافِتْ بِهَا وَابْتَغِ بَيْنَ ذَٰلِكَ سَبِيلًا
Kulid’ullâhe evid’ur rahmân(rahmâne), eyyen mâ ted’û fe lehul esmâul husnâ, ve lâ techer bi salâtike ve lâ tuhâfit bihâ vebtegı beyne zâlike sebîlâ(sebîlen).
De ki: "İster Allah diye yakarın, ister Rahman diye yakarın. Hangisiyle yakarırsanız yakarın, en güzel isimler/Esmâül Hüsna O´nundur. Namazında sesini yükseltme, kısma da. İkisi ortası bir yol tut."
|
يَتَخَٰفَتُ
20:103
يَتَخَافَتُونَ
yeteḣāfetūne
gizli gizli derler
Fiil
Tefâ’ul Kalıbı
3. şahıs, Eril, Çoğul
Şimdiki/Geniş Zaman
يَتَخَافَتُونَ بَيْنَهُمْ إِنْ لَبِثْتُمْ إِلَّا عَشْرًا
Yetehâfetûne beynehum in lebistum illâ aşrâ(aşren).
Aralarında fısıldaşır gibi konuşurlar: "Ancak on gün filan kaldınız."
|
يَتَخَٰفَتُ
68:23
يَتَخَافَتُونَ
yeteḣāfetūne
fısıldaşıyorlardı
Fiil
Tefâ’ul Kalıbı
3. şahıs, Eril, Çoğul
Şimdiki/Geniş Zaman
فَانْطَلَقُوا وَهُمْ يَتَخَافَتُونَ
Fentalekû ve hum yetehâfetûn(yetehâfetûne).
Yola koyuldular. Aralarında fısıldaşıyorlardı:
|