KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


KÖK KELİMELER DİZİNİ

    

Kh-Vav-Nun      خ و ن 

İhanet etmek

Kur'an'da bu kökten türetilmiş kelimeler toplamda 16 kez geçiyor.

Gövde(ler)

2 kez خَائِنَة
3 kez خَائِنِين
5 kez خَانُ
2 kez خَوَّان
2 kez خِيَانَة
2 kez يَخْتَانُ

işaretine tıklayarak ilgili ayetin alternatif meallerine ve içerdiği diğer kelimelerin köklerine gidebilirsiniz.


خَائِنَة
[HyperLink1] 5:13     خَائِنَةٍ     ḣāinetin     hainlik
 
İsim    Etken     Dişil    Mecrûr İsim  Belirsiz  
    

فَبِمَا نَقْضِهِمْ مِيثَاقَهُمْ لَعَنَّاهُمْ وَجَعَلْنَا قُلُوبَهُمْ قَاسِيَةً ۖ يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ عَنْ مَوَاضِعِهِ ۙ وَنَسُوا حَظًّا مِمَّا ذُكِّرُوا بِهِ ۚ وَلَا تَزَالُ تَطَّلِعُ عَلَىٰ خَائِنَةٍ مِنْهُمْ إِلَّا قَلِيلًا مِنْهُمْ ۖ فَاعْفُ عَنْهُمْ وَاصْفَحْ ۚ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ

Fe bimâ nakdihim mîsâkahum leannâhum ve cealnâ kulûbehum kâsiyet(kâsiyeten), yuharrifûnel kelime an mevâdııhî ve nesû hazzan mimmâ zukkirû bih(bihî), ve lâ tezâlu tettaliu alâ hâınetin minhum illâ kalîlen minhum fa’fu anhum vasfah innallâhe yuhıbbul muhsinîn(muhsinîne).

Sonunda, verdikleri mîsakı bozdukları için onları lanetledik de kalplerini kaskatı yaptık. Kelimeleri yerlerinden kaydırıyorlar. Öğütlenmek üzere çağırıldıkları şeyden nasiplenmeyi unuttular. İçlerinden çok azı hariç, sen onlardan hep hainlik görürsün. Bununla birlikte onları affet, ellerini tut. Çünkü Allah güzellik sergileyenleri sever.
 


خَائِنَة
[HyperLink1] 40:19     خَائِنَةَ     ḣāinete     hain(bakışlar)ını
 
İsim    Etken     Dişil    Mansûb İsim    
    

يَعْلَمُ خَائِنَةَ الْأَعْيُنِ وَمَا تُخْفِي الصُّدُورُ

Ya’lemu hâinetel a’yuni ve mâ tuhfîs sudûr(sudûru).

O bilir gözlerin hain bakışını ve göğüslerin sakladığını.
 


خَائِنِين
[HyperLink1] 4:105     لِلْخَائِنِينَ     lilḣāinīne     hainlerin
 
İsim    Etken     Eril, Çoğul    Mecrûr İsim    
    

إِنَّا أَنْزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِتَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ بِمَا أَرَاكَ اللَّهُ ۚ وَلَا تَكُنْ لِلْخَائِنِينَ خَصِيمًا

İnnâ enzelnâ ileykel kitâbe bil hakkı li tahkume beynen nâsi bimâ erâkallâh(erâkallâhu), ve lâ tekun lil hâinîne hasîmâ(hasîmen).

Kuşku yok ki, biz bu Kitap´ı sana, insanlar arasında Allah´ın sana gösterdiği ile hükmedesin diye hak olarak indirdik. Sakın hainlere yardakçı olma!
 


خَائِنِين
[HyperLink1] 8:58     الْخَائِنِينَ     l-ḣāinīne     hainleri
 
İsim    Etken     Eril, Çoğul    Mansûb İsim    
    

وَإِمَّا تَخَافَنَّ مِنْ قَوْمٍ خِيَانَةً فَانْبِذْ إِلَيْهِمْ عَلَىٰ سَوَاءٍ ۚ إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ الْخَائِنِينَ

Ve immâ tehâfenne min kavmin hiyâneten fenbiz ileyhim alâ sevâin, innallâhe lâ yuhıbbul hâinîn(hâinîne).

Eğer bir topluluktan hıyanet kuşkusu duyarsan, antlaşmaya bağlı kalmayacağını aynı şekilde sen de onlara bildir. Allah, hainlik edenleri sevmez.
 


خَائِنِين
[HyperLink1] 12:52     الْخَائِنِينَ     l-ḣāinīne     hainlerin
 
İsim    Etken     Eril, Çoğul    Mecrûr İsim    
    

ذَٰلِكَ لِيَعْلَمَ أَنِّي لَمْ أَخُنْهُ بِالْغَيْبِ وَأَنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي كَيْدَ الْخَائِنِينَ

Zâlike li ya’leme ennî lem ehunhu bil gaybi ve ennallâhe lâ yehdî keydel hâinîn(hâinîne).

"Gerçeği söylüyorum ki, Yûsuf, gıyabında ona hainlik etmediğimi, Allah´ın, hainlerin tuzağını başarıya ulaştırmayacağını bilsin."
 


خَانُ
[HyperLink1] 8:27     تَخُونُوا     teḣūnū     hiyanet etmeyin
 
Fiil         2. şahıs, Eril, Çoğul  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَخُونُوا اللَّهَ وَالرَّسُولَ وَتَخُونُوا أَمَانَاتِكُمْ وَأَنْتُمْ تَعْلَمُونَ

Yâ eyyuhellezîne âmenû lâ tehûnûllâhe ver resûle ve tehûnû emânâtikum ve entum ta´lemûn(ta´lemûne).

Ey inananlar! Allah´a ve resule hıyanet etmeyin! Bilip durduğunuz halde, öz emanetlerinize hıyanet mi ediyorsunuz?
 


خَانُ
[HyperLink1] 8:27     وَتَخُونُوا     veteḣūnū     hiyanet ederek
 
Fiil         2. şahıs, Eril, Çoğul  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَخُونُوا اللَّهَ وَالرَّسُولَ وَتَخُونُوا أَمَانَاتِكُمْ وَأَنْتُمْ تَعْلَمُونَ

Yâ eyyuhellezîne âmenû lâ tehûnûllâhe ver resûle ve tehûnû emânâtikum ve entum ta´lemûn(ta´lemûne).

Ey inananlar! Allah´a ve resule hıyanet etmeyin! Bilip durduğunuz halde, öz emanetlerinize hıyanet mi ediyorsunuz?
 


خَانُ
[HyperLink1] 8:71     خَانُوا     ḣānū     hainlik yapmışlardı
 
Fiil         3. şahıs, Eril, Çoğul  Geçmiş Zaman      
    

وَإِنْ يُرِيدُوا خِيَانَتَكَ فَقَدْ خَانُوا اللَّهَ مِنْ قَبْلُ فَأَمْكَنَ مِنْهُمْ ۗ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ

Ve in yurîdû hıyâneteke fe kad hânullâhe min kablu fe emkene minhum, vallâhu alîmun hakîm(hakîmun).

Sana hıyanet etmek isterlerse kesin olan şu ki, daha önce Allah´a hıyanet ettiler de Allah, aleyhlerine bir imkân yarattı. Allah herşeyi bilen, her hikmete sahip olandır.
 


خَانُ
[HyperLink1] 12:52     أَخُنْهُ     eḣunhu     kendisine hainlik etmediğimi
 
Fiil         1. şahıs, Tekil  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

ذَٰلِكَ لِيَعْلَمَ أَنِّي لَمْ أَخُنْهُ بِالْغَيْبِ وَأَنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي كَيْدَ الْخَائِنِينَ

Zâlike li ya’leme ennî lem ehunhu bil gaybi ve ennallâhe lâ yehdî keydel hâinîn(hâinîne).

"Gerçeği söylüyorum ki, Yûsuf, gıyabında ona hainlik etmediğimi, Allah´ın, hainlerin tuzağını başarıya ulaştırmayacağını bilsin."
 


خَانُ
[HyperLink1] 66:10     فَخَانَتَاهُمَا     feḣānetāhumā     fakat ihanet ettiler
 
Fiil         3. şahıs, Dişil, İkil  Geçmiş Zaman      
    

ضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا لِلَّذِينَ كَفَرُوا امْرَأَتَ نُوحٍ وَامْرَأَتَ لُوطٍ ۖ كَانَتَا تَحْتَ عَبْدَيْنِ مِنْ عِبَادِنَا صَالِحَيْنِ فَخَانَتَاهُمَا فَلَمْ يُغْنِيَا عَنْهُمَا مِنَ اللَّهِ شَيْئًا وَقِيلَ ادْخُلَا النَّارَ مَعَ الدَّاخِلِينَ

Dareballâhu meselen lillezîne keferûmreete nûhın vemreete lût(lûtın), kânetâ tahte abdeyni min ibâdinâ sâlihayni fe hânetâhumâ fe lem yugniyâ anhumâ minallâhi şey’en ve kîledhulen nâre mead dâhılîn(dâhilîne).

Allah, küfre sapanlarla ilgili olarak Nûh´un karısı ile Lût´un karısını örnek verdi. Bu ikisi, kullarımızdan iki barışçı kulun nikâhı altında idiler, onlara hıyanet ettiler de eşleri, Allah´tan onlara gelecek olanı hiçbir şeyle geri çeviremediler. Şöyle dendi onlara: "Girin ateşe diğer gireceklerle birlikte!"
 


خَوَّان
[HyperLink1] 22:38     خَوَّانٍ     ḣavvānin     hain
 
Sıfat         Eril, Tekil    Mecrûr İsim  Belirsiz  
    

إِنَّ اللَّهَ يُدَافِعُ عَنِ الَّذِينَ آمَنُوا ۗ إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ خَوَّانٍ كَفُورٍ

İnnallâhe yudâfiu anillezîne âmenû, innallâhe lâ yuhıbbu kulle havvânin kefûr(kefûrin).

Allah, iman edenleri savunur. Şu da kuşkusuz ki, Allah hiçbir haini, hiçbir nankörü sevmez.
 


خَوَّان
[HyperLink1] 4:107     خَوَّانًا     ḣavvānen     hainlik yapan
 
İsim         Eril, Tekil    Mansûb İsim  Belirsiz  
    

وَلَا تُجَادِلْ عَنِ الَّذِينَ يَخْتَانُونَ أَنْفُسَهُمْ ۚ إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ مَنْ كَانَ خَوَّانًا أَثِيمًا

Ve lâ tucâdil anillezîne yahtânûne enfusehum innallâhe lâ yuhıbbu men kâne havvânen esîmâ(esîmen).

Öz benliklerine hainlik edenler için didinip durma. Çünkü Allah, sürekli hainlik eden günahkârı sevmez.
 


خِيَانَة
[HyperLink1] 8:58     خِيَانَةً     ḣiyāneten     hiyanet etmesinden
 
İsim         Dişil    Mansûb İsim  Belirsiz  
    

وَإِمَّا تَخَافَنَّ مِنْ قَوْمٍ خِيَانَةً فَانْبِذْ إِلَيْهِمْ عَلَىٰ سَوَاءٍ ۚ إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ الْخَائِنِينَ

Ve immâ tehâfenne min kavmin hiyâneten fenbiz ileyhim alâ sevâin, innallâhe lâ yuhıbbul hâinîn(hâinîne).

Eğer bir topluluktan hıyanet kuşkusu duyarsan, antlaşmaya bağlı kalmayacağını aynı şekilde sen de onlara bildir. Allah, hainlik edenleri sevmez.
 


خِيَانَة
[HyperLink1] 8:71     خِيَانَتَكَ     ḣiyāneteke     sana hainlik yapmak
 
İsim         Dişil    Mansûb İsim    
    

وَإِنْ يُرِيدُوا خِيَانَتَكَ فَقَدْ خَانُوا اللَّهَ مِنْ قَبْلُ فَأَمْكَنَ مِنْهُمْ ۗ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ

Ve in yurîdû hıyâneteke fe kad hânullâhe min kablu fe emkene minhum, vallâhu alîmun hakîm(hakîmun).

Sana hıyanet etmek isterlerse kesin olan şu ki, daha önce Allah´a hıyanet ettiler de Allah, aleyhlerine bir imkân yarattı. Allah herşeyi bilen, her hikmete sahip olandır.
 


يَخْتَانُ
[HyperLink1] 2:187     تَخْتَانُونَ     teḣtānūne     yazık ediyorsunuz
 
Fiil  İfti’al Kalıbı       2. şahıs, Eril, Çoğul  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

أُحِلَّ لَكُمْ لَيْلَةَ الصِّيَامِ الرَّفَثُ إِلَىٰ نِسَائِكُمْ ۚ هُنَّ لِبَاسٌ لَكُمْ وَأَنْتُمْ لِبَاسٌ لَهُنَّ ۗ عَلِمَ اللَّهُ أَنَّكُمْ كُنْتُمْ تَخْتَانُونَ أَنْفُسَكُمْ فَتَابَ عَلَيْكُمْ وَعَفَا عَنْكُمْ ۖ فَالْآنَ بَاشِرُوهُنَّ وَابْتَغُوا مَا كَتَبَ اللَّهُ لَكُمْ ۚ وَكُلُوا وَاشْرَبُوا حَتَّىٰ يَتَبَيَّنَ لَكُمُ الْخَيْطُ الْأَبْيَضُ مِنَ الْخَيْطِ الْأَسْوَدِ مِنَ الْفَجْرِ ۖ ثُمَّ أَتِمُّوا الصِّيَامَ إِلَى اللَّيْلِ ۚ وَلَا تُبَاشِرُوهُنَّ وَأَنْتُمْ عَاكِفُونَ فِي الْمَسَاجِدِ ۗ تِلْكَ حُدُودُ اللَّهِ فَلَا تَقْرَبُوهَا ۗ كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ آيَاتِهِ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ

Uhılle lekum leyletes sıyâmir refesu ilâ nisâikum hunne libâsun lekum ve entum libâsun lehun(lehunne) alîmallâhu ennekum kuntum tahtânûne enfusekum fe tâbe aleykum ve afâ ankum, fel âne bâşirûhunne vebtegû mâ keteballâhu lekum, ve kulû veşrabû hattâ yetebeyyene lekumul haytul ebyadu minel haytıl esvedi minel fecri, summe etimmus sıyâme ilel leyli, ve lâ tubâşirûhunne ve entum âkifûne fîl mesâcid(mesâcidi), tilke hudûdullâhi fe lâ takrabûhâ kezâlike yubeyyinullâhu âyâtihî lin nâsi leallehum yettekûn(yettekûne).

Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılınmıştır. Onlar sizin için giysidir, siz de onlar için giysisiniz. Allah sizin öz benliklerinize yazık etmekte olduğunuzu bilmiş, tövbelerinizi kabul edip sizi affetmiştir. Artık şimdi onlara yaklaşın ve Allah´ın sizin için yazdığı şeyi arayın. Tan yerinin beyaz ipliği siyah ipliğinden sizce seçilinceye kadar yiyin için; sonra da orucu gece oluncaya değin tamamlayın. Mescitlerde itikâfta bulunduğunuz sırada zevcelerinizle cinsel temas kurmayın. İşte bunlar Allah´ın yasaklarıdır, bunlara yaklaşmayın. Allah, ayetlerini insanlara işte böyle açıklar ki korunabilsinler.
 


يَخْتَانُ
[HyperLink1] 4:107     يَخْتَانُونَ     yeḣtānūne     hainlik eden(leri)
 
Fiil  İfti’al Kalıbı       3. şahıs, Eril, Çoğul  Şimdiki/Geniş Zaman      
    

وَلَا تُجَادِلْ عَنِ الَّذِينَ يَخْتَانُونَ أَنْفُسَهُمْ ۚ إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ مَنْ كَانَ خَوَّانًا أَثِيمًا

Ve lâ tucâdil anillezîne yahtânûne enfusehum innallâhe lâ yuhıbbu men kâne havvânen esîmâ(esîmen).

Öz benliklerine hainlik edenler için didinip durma. Çünkü Allah, sürekli hainlik eden günahkârı sevmez.