| *** Açıklamalar için lütfen tıklayınız! Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz. Türkçe okunuşlarda... ' : kesik ses ā : uzun "a" sesi verir. ū : uzun "u" sesi verir. ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir. ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir. ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir. ḣ : Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir. ṧ : Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir. H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir. S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir. ḳ : Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir. ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir. T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir. Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir. D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir. |
Arapça Okunuş | Türkçe Okunuş | Kelime Meali | Kökü |
وَإِذْ | ve iƶ | ve hani | |
أَسَرَّ | eserra | gizlice söylemişti | |
النَّبِيُّ | n-nebiyyu | peygamber | |
إِلَىٰ | ilā | | |
بَعْضِ | beǎ’Di | birine | |
أَزْوَاجِهِ | ezvācihi | eşlerinden | |
حَدِيثًا | Hadīṧen | bir söz | |
فَلَمَّا | fe lemmā | ne zaman ki | |
نَبَّأَتْ | nebbeet | (eşi) haber verdi | |
بِهِ | bihi | onu (sözü) | |
وَأَظْهَرَهُ | ve eZherahu | ve onu muttali kıldı | |
اللَّهُ | llahu | Allah | |
عَلَيْهِ | ǎleyhi | ona (peypambere) | |
عَرَّفَ | ǎrrafe | bildirmişti | |
بَعْضَهُ | beǎ’Dehu | onun bir kısmını | |
وَأَعْرَضَ | ve eǎ’raDe | ve vazgeçmişti | |
عَنْ | ǎn | -ndan da | |
بَعْضٍ | beǎ’Din | bir kısmı- | |
فَلَمَّا | felemmā | ne zaman ki | |
نَبَّأَهَا | nebbeehā | eşine haber verince | |
بِهِ | bihi | bunu | |
قَالَتْ | ḳālet | (eşi) dedi | |
مَنْ | men | kim? | |
أَنْبَأَكَ | enbeeke | sana söyledi | |
هَٰذَا | hāƶā | bunu | |
قَالَ | ḳāle | dedi ki | |
نَبَّأَنِيَ | nebbeeniye | bana söyledi | |
الْعَلِيمُ | l-ǎlīmu | bilen | |
الْخَبِيرُ | l-ḣabīru | haber alan | |
| | Ayet Meali |
Ve iz eserren nebiyyu ilâ ba’dı ezvâcihî hadîsâ(hadîsen), fe lemmâ nebbeet bihî ve azherehullâhu aleyhi arrefe ba’dahu ve a’rada an ba’d(ba’dın), fe lemmâ nebbeehâ bihî kâlet men enbeeke hâzâ, kâle nebbeeniyel alîmul habîr(habîru).
Elmalı Hamdi Yazır Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti. Fakat eşi, o sözü başkalarına haber verip Allah da bunu Peygamber´e açıklayınca, Peygamber (eşine) bir kısmını bildirmiş bir kısmından da vazgeçmişti. Peygamber bunu ona haber verince eşi: «Bunu sana kim söyledi?» dedi. Peygamber «Bilen, her şeyden haberi olan Allah bana söyledi.» dedi.
Diyanet Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti. Fakat eşi, o sözü başkalarına haber verip Allah da bunu Peygamber´e açıklayınca, Peygamber bir kısmını bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti. Peygamber bunu ona haber verince eşi: Bunu sana kim bildirdi? dedi. Peygamber: Bilen, her şeyden haberdar olan Allah bana haber verdi, dedi. Ahmed Hulusi Hani O Nebi (Hâtemün Nebi), eşlerinden birine (Hafsa`ya) sır olarak bir söz söylemişti. Ne zaman ki (Hafsa) onu (Ayşe`ye) haber verip, Allâh da onu O`na (Hz.Rasûlullâh`a) izhar edince; (Hz.Rasûlullâh) o sözünün bir kısmını açıklamış ve bir kısmından vazgeçmişti. Nihayet (Hz.Rasûlullâh) o sözü Ona (Hafsa`ya) haber verince (Hafsa) dedi ki: "Bunu sana kim haber verdi?" (Rasûlullâh da) dedi ki: "Aliym, Habiyr (olan) bana haber verdi." Yaşar Nuri Öztürk Hani, Peygamber, eşlerinden birine bir sözü gizlice söylemişti. Sonra eşi bu sözü duyurup Allah da onu Peygamber´e bildirince, Peygamber sözün bir kısmını açıklamış, bir kısmından vazgeçmişti. Peygamber, sözü eşine bildirdiğinde o: "Bunu sana kim haber verdi?" demişti. Peygamber de: "O her şeyi bilen, her şeyden haberi olan bana bildirdi." diye cevaplamıştı. Muhammed Esed Hani, (bir gün) Peygamber, eşlerinden birine gizli bir şeyler söylemişti; eşi bunu ifşa edip Allah da Peygamber´e bildirince, Peygamber (söylediklerinin) bir kısmını (diğerlerine de) anlatmış, bir kısmına ise hiç değinmemişti. Peygamber durumu eşine anlatınca, kadın: "Bunu sana kim söyledi?" diye sordu. (Peygamber de,) "Her şeyi Bilen, Her şeyden Haberdar Olan, bana söyledi" diye cevap verdi. Edip Yüksel Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir hadis söylemişti. Eşi bunu yayınca, ALLAH onu bundan haberdar kıldı. Ona durumun bir kısmını bildirmiş, bir kısmından ise vazgeçmişti. Peygamber konuyu eşine açınca eşi, "Bunu sana kim haber verdi?" diye sordu. "Her şeyi Bilen ve her şeyden Haberdar olan bana bildirdi" diye cevapladı.* Mustafa İslamoğlu Hani, bir gün Peygamber eşlerinden birini bir hadiseden (dolayı) sırrına ortak etmişti; fakat eşi bu sırrı ifşa edip Allah da onu (Peygamber’e) bildirince, (Peygamber) o hadisenin bir kısımını (diğer eşine) de anlatmış, ama bir kısmından hiç söz etmemişti. Nihayet (Peygamber sır tutmayan) eşine yaptığı (yanlışı) bildirince, "Bunu sana kim haber verdi?" demişti. (Peygamber de), "Her şeyi bilen, her şeyden haberdar olan haber verdi" diye cevap vermişti. Hakkı Yılmaz Bir de hani Peygamber, eşlerinden bazılarına bir sözü/ olayı sırlaştırmıştı. Sonra eşlerinden biri bunu haber yapınca ve Allah, Peygamber’e bunu açığa vurunca, Peygamber bir olayın kısmını belirlemiş, bir kısmından mesafelenmişti/ vazgeçmişti. Sonunda o eşe, bunu kendisi haber verince o eş: “Bunu sana kim haber verdi?” dedi. Peygamber, “Bana iyi bilen, iyi haber alan haber verdi” demişti. |
|
|
|