KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     12 : 15   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
فَلَمَّا felemmā nihayet
ذَهَبُوا ƶehebū götürdüler
بِهِ bihi onu
وَأَجْمَعُوا ve ecmeǔ ve karar verdiler
أَنْ en
يَجْعَلُوهُ yec’ǎlūhu atmaya
فِي
غَيَابَتِ ğayābeti dibine
الْجُبِّ l-cubbi kuyunun
وَأَوْحَيْنَا veevHaynā ve biz vahyettik
إِلَيْهِ ileyhi O’na
لَتُنَبِّئَنَّهُمْ letunebbiennehum andolsun haber vereceksin
بِأَمْرِهِمْ biemrihim onların işlerini
هَٰذَا hāƶā bu
وَهُمْ vehum ve onlar
لَا hiç değillerken
يَشْعُرُونَ yeş’ǔrūne farkında
 
Ayet Meali

Fe lemmâ zehebû bihî ve ecmeû en yec’alûhu fî gayâbetil cubb(cubbi), ve evhaynâ ileyhi le tunebbiennehum bi emrihim hâzâ ve hum lâ yeş’urûn(yeş’urûne).



Elmalı Hamdi Yazır

Nihayet kardeşleri, Yusuf´u alıp götürdüler ve kuyunun dibine bırakmaya topluca karar verdiler. Biz de ona şöyle vahyettik: «Andolsun ki, sen onlara ilerde hiç beklemedikleri bir sırada bu yaptıklarını haber vereceksin».



Diyanet
Onu götürüp de kuyunun dibine atmaya ittifakla karar verdikleri zaman, biz Yusuf´a: Andolsun ki sen onların bu işlerini onlar (işin) farkına varmadan, kendilerine haber vereceksin, diye vahyettik.



Ahmed Hulusi
Nihayet Onu alıp götürdüler ve Onu kuyunun dibinde bırakmaya karar verdiler... Biz de Ona: "Andolsun ki, onların seni tanımadıkları bir ortamda, yaptıklarını yüzlerine vuracaksın!" diye vahyettik.



Yaşar Nuri Öztürk
Onu götürüp kuyunun dibine koymaya karar verdiklerinde biz de ona şöyle vahyettik: "Yemin olsun ki sen onlara, şu yaptıklarını hiç farkında olmayacakları bir sırada haber vereceksin."



Muhammed Esed
Ve böylece, onu kuyunun dibine atmaya karar verip yanlarında götürürlerken, kendisine "Gün gelecek (senin kim olduğunu) kavrayamayacakları bir anda bu yaptıklarını kendilerine hatırlatacaksın!" diye vahyettik.



Edip Yüksel
Onu götürdükleri ve kuyunun dibine atmak için topluca karar verdikleri sırada biz ona: "Onların bu yaptıklarını, hiç farkında olmayacakları bir anda onlara anlatacaksın" diye vahyettik.*



Mustafa İslamoğlu
İşte bu minval üzre, onu kuyunun derinliklerine atmada söz birliği etmiş bir halde yanlarında götürüyorlardı kı, Biz ona "(Bir gün gelecek) kendileri hiç farkında değilken onlara bu yaptıklarını bir bir haber vereceksin" diye ilham ettik.



Hakkı Yılmaz
Sonunda Yûsuf’un kardeşleri, Yûsuf’u götürdüler ve hepbirlikte o kuyunun dibine bırakmaya karar verdiler. Biz de Yûsuf’a vahyettik: “Andolsun ki sen onlara ilerde onlar hiç farkında değilken bu işlerini haber vereceksin.”