KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     18 : 26   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
قُلِ ḳuli de ki
اللَّهُ llahu Allah
أَعْلَمُ eǎ’lemu daha iyi bilir
بِمَا bimā ne kadar
لَبِثُوا lebiṧū kaldıklarını
لَهُ lehu O’nundur
غَيْبُ ğaybu gaybı
السَّمَاوَاتِ s-semāvāti göklerin
وَالْأَرْضِ vel’erDi ve yerin
أَبْصِرْ ebSir ne güzel görendir
بِهِ bihi onu
وَأَسْمِعْ ve esmiǎ’ ne güzel işitendir
مَا yoktur
لَهُمْ lehum onların
مِنْ min
دُونِهِ dūnihi O’ndan başka
مِنْ min hiçbir
وَلِيٍّ veliyyin yardımcısı
وَلَا ve lā ve
يُشْرِكُ yuşriku O ortak etmez
فِي
حُكْمِهِ Hukmihi kendi hükmüne
أَحَدًا eHaden kimseyi
 
Ayet Meali

Kulillâhu a´lemu bimâ lebisû, lehu gaybus semâvâti vel ard(ardı), ebsır bihî ve esmı´, mâ lehum min dûnihî min veliyyin ve lâ yuşriku fî hukmihî ehadâ(ehaden).



Elmalı Hamdi Yazır

De ki: «Onların ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir.» Göklerin ve yerin gaybı O´na aittir. O ne güzel görendir! O ne mükemmel işitendir! Onların, O´ndan başka bir yardımcısı yoktur. O, kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez.



Diyanet
De ki: Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gizli bilgisi O´na aittir. O´nun görmesi de, işitmesi de şâyanı hayrettir. Onların (göklerde ve yerde olanların), O´ndan başka bir yöneticisi yoktur. O, kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez.



Ahmed Hulusi
De ki: "Ne kadar kaldıklarını Allâh daha iyi bilir... Semâların ve arzın gaybı O`nundur! Görmesi ve işitmesi akılla kavranılamayandır O! Onların, O`nun dûnunda bir Veliyy`i de yoktur! O`nun hükmüne ortak olacak da yoktur!"



Yaşar Nuri Öztürk
De ki: "Onların ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. O´nun elindedir göklerin ve yerin gaybı. Ne güzel görendir O, ne güzel işitendir. Onların, O´ndan başka bir dostları da yoktur. Ve O, hükmüne hiç kimseyi ortak etmez."



Muhammed Esed
De ki: "Onların (orada) ne kadar kaldığını en iyi Allah bilir. Göklerin ve yerin gizli gerçekleri (yalnızca) O´nun elindedir; O ne eşsiz bir görücü, ne eşsiz bir işiticidir! Onların O´ndan başka koruyucusu, kayırıcısı yoktur; çünkü O hükmünde kimseyi kendine ortak tutmaz!"



Edip Yüksel
"Onların orada ne kadar kaldıklarını ALLAH daha iyi bilir" de. Göklerin ve yerin tüm gizemleri O’nundur. O ne güzel Görendir! O ne güzel İşitendir! Onların O’ndan başka bir yardımcısı yoktur. O, hükmüne kimseyi ortak etmez.



Mustafa İslamoğlu
De ki: "Onların ne kadar kaldığını Allah daha iyi bilir: Göklerin ve yerin gizli bilgisi O’na açık ve ayandır: O ne muhteşem bir gören, ne muhteşem bir işitendir! Onların, O’ndan başka yakın bir dostları bulunmamaktadır; zira o egemenlik ve otoritesine kimseyi ortak etmez.



Hakkı Yılmaz
De ki: “Allah, yazıt ashâbının ne kadar kaldıklarını en iyi bilendir.” Göklerin ve yerin görülmeyeni, duyulmayanı, sezilmeyeni, geçmişi, geleceği yalnızca O’nun içindir. O, ne güzel görür, O ne güzel işitir! Onlar için, O’nun astlarından bir yardım eden, yol gösteren, koruyan bir yakın kişi yoktur. Allah, Kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez.(Sonraki 18:50)