KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     26 : 136   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
قَالُوا ḳālū dediler ki
سَوَاءٌ sevā'un aynıdır
عَلَيْنَا ǎleynā bizce
أَوَعَظْتَ eveǎZte öğüt versen de
أَمْ em veya
لَمْ lem
تَكُنْ tekun olmasan da
مِنَ mine -den
الْوَاعِظِينَ l-vāǐZīne öğüt verenler-
 
Ayet Meali

Kâlû sevâun aleynâ e vaazte em lem tekun minel vâızîn(vâızîne).



Elmalı Hamdi Yazır

Dediler ki: «Sen ha vaaz etmişsin, ha vaaz edenlerden olmamışsın, bizce birdir.»



Diyanet
(Onlar) şöyle dediler: Sen öğüt versen de, vermesen de bizce birdir.



Ahmed Hulusi
Dediler ki: "İster öğüt ver ister verme; bize birdir!"



Yaşar Nuri Öztürk
Dediler: "Sen ha öğüt vermişsin ha öğüt verenlerden olmamışsın. Bizim için fark etmez."



Muhammed Esed
(Ama bütün bu uyarılara karşı onlar:) "Bize öğüt veriyor olsan da, olmasan da, bizim için fark etmez!" dediler.



Edip Yüksel
Dediler ki, "Öğüt versen de vermesen de bizce birdir."



Mustafa İslamoğlu
Onlar "Sen" dediler, "bize öğüt versen de öğüt vermesen de, bizim için fark eden bir şey olmaz.



Hakkı Yılmaz
(136-138)Onlar dediler ki: “Sen, öğüt versen de yahut öğüt verenlerden olmasan da bizim için değişmez. Bu, sadece öncekilerin hayat tarzlarıdır. Ve biz azaba uğratılacaklar değiliz.”