KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     51 : 42   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
مَا
تَذَرُ teƶeru bırakmıyor
مِنْ min hiçbir
شَيْءٍ şey'in şeyi
أَتَتْ etet geçtiği
عَلَيْهِ ǎleyhi üzerinden
إِلَّا illā ancak
جَعَلَتْهُ ceǎlethu onu ediyordu
كَالرَّمِيمِ kārramīmi kül gibi
 
Ayet Meali

Mâ tezeru min şey’in etet aleyhi illâ cealethu ker remîm (remîmi ).



Elmalı Hamdi Yazır

O rüzgar üzerine uğradığı hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka onu kül gibi dağıtıyordu.



Diyanet
Üzerinden geçtiği şeyi canlı bırakmıyor, onu kül edip savuruyordu.



Ahmed Hulusi
Üzerine geldiği hiçbir şeyi ayakta bırakmıyor, onu un ufak kılıyordu!



Yaşar Nuri Öztürk
Üzerinden geçtiği her şeyi kül haline getirmeden bırakmıyordu.



Muhammed Esed
(bu kasırga) geçtiği yerde hiçbir şey bırakmadı ve (her şeyi) çürümüş kemiklere benzetti.



Edip Yüksel
Rastgeldiği her şeyi toz toprağa çeviriyordu.



Mustafa İslamoğlu
(Bu fırtına) geçtiği yerde hiçbir şey bırakmadı, hepsini kül edip göğe savurdu.



Hakkı Yılmaz
(41,42)Âd’da da alâmetler/ göstergeler vardır. Bir zaman Biz onların üzerine, uğradığı her şeyi bırakmayan, sadece onu kül gibi yapan, sonsuz bırakan bir rüzgâr gönderdik.