KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     83 : 32   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
وَإِذَا ve iƶā ve zaman
رَأَوْهُمْ raevhum onları gördükleri
قَالُوا ḳālū derlerdi
إِنَّ inne şüphesiz
هَٰؤُلَاءِ hā'ulā'i şunlar
لَضَالُّونَ leDāllūne sapıklardır
 
Ayet Meali

Ve izâ reevhum kâlû inne hâulâi ledâllûn(ledâllûne).



Elmalı Hamdi Yazır

Müminleri gördükleri vakit; «işte bunlar sapıklar» diyorlardı.



Diyanet
Müminleri gördüklerinde: «Şüphesiz bunlar sapıtmış» derlerdi.



Ahmed Hulusi
Onları (iman edenleri) gördüklerinde: "Muhakkak ki bunlar, elbette sapkınlardır" derlerdi.



Yaşar Nuri Öztürk
İnananları gördüklerinde: "Şunlar var ya! Şaşkın, sapık bunlar!" derlerdi.



Muhammed Esed
ve ne zaman (inananları) görseler, onlara: "Yazık, bu (insa)nlar doğru yoldan sapmış!" derler.



Edip Yüksel
Onları gördüklerinde, "Bunlar sapıklardır!" derlerdi.



Mustafa İslamoğlu
ve iman edenleri her gördüklerinde "Bunlar iyiden sapıtmış" derlerdi.



Hakkı Yılmaz
Ve mü’minlerin bir kısmını/elçileri gördükleri zaman; “Şüphesiz işte bunlar, kesinlikle sapıklardır” diyorlardı.