KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     9 : 11   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
فَإِنْ fein eğer
تَابُوا tābū tevbe ederlerse
وَأَقَامُوا ve eḳāmū ve kılarlarsa
الصَّلَاةَ S-Salāte namazı
وَاتَوُا ve ātevu ve verirlerse
الزَّكَاةَ z-zekāte zekatı
فَإِخْوَانُكُمْ feiḣvānukum sizin kardeşlerinizdirler
فِي
الدِّينِ d-dīni dinde
وَنُفَصِّلُ ve nufeSSilu ve uzun uzun açıklıyoruz
الْايَاتِ l-āyāti ayetleri
لِقَوْمٍ liḳavmin bir kavme
يَعْلَمُونَ yeǎ’lemūne bilen
 
Ayet Meali

Fe in tâbû ve ekâmus salâte ve âtuz zekâte fe ıhvânukum fîd dîn (dîni), ve nufassılul âyâti li kavmin ya´lemûn(ya´lemûne).



Elmalı Hamdi Yazır

Eğer tevbe ederler, namazı kılarlar, zekatı verirlerse dinde kardeşleriniz olurlar. Biz âyetleri, bilen bir kavme açıklarız.



Diyanet
Fakat tevbe eder, namaz kılar ve zekât verirlerse, artık onlar dinde kardeşlerinizdir. Biz, bilen bir kavme âyetlerimizi böyle açıklıyoruz.



Ahmed Hulusi
Eğer tövbe eder, salâtı ikame eder ve zekâtı verirlerse, artık Din`de kardeşlerinizdir... Bilen bir kavim için işaretleri detaylandırıyoruz.



Yaşar Nuri Öztürk
Bununla birlikte tövbe eder, namazı kılar, zekâtı verirlerse, artık sizin, dinde kardeşlerinizdirler. Biz ayetlerimizi, bilen bir topluluk için böyle açık seçik ortaya koyarız.



Muhammed Esed
Ama yine de tevbe eder, salata katılırlar ve arınma için gerekli yükümlülükleri yerine getirirlerse onlar da artık din kardeşleriniz sayılırlar: Bakın, işte böyle açık açık ve ayrıntılı olarak dile getiriyoruz, bilmek öğrenmek isteyen bir topluluk için, ayetlerimizi!



Edip Yüksel
Tövbe ederlerse, namaz kılar ve zekât verirlerse din kardeşleriniz olurlar. Bilenlere ayetleri böyle açıklarız.



Mustafa İslamoğlu
Ama eğer kendilerini düzeltir, namazı istikametle kılar ve zekatı gönülden gelerek verirlerse, o zaman sizin dinde kardeşiniz olmuş olurlar. Ve Biz ayetlerimizi, onların (değerini) bilen bir toplum için işte bu şekilde tüm boyutlarıyla açıklıyoruz.



Hakkı Yılmaz
Bundan sonra eğer tevbe ederlerse, salâtı ikame ederlerse [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturur, ayakta tutarlarsa] ve zekâtı/vergilerini verirlerse, artık onlar dinde kardeşlerinizdirler. Ve Biz âyetleri, bilen bir toplum için ayrıntılı olarak açıklıyoruz.