 | *** Açıklamalar için lütfen tıklayınız! Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.  Türkçe okunuşlarda... ' : kesik ses ā : uzun "a" sesi verir. ū : uzun "u" sesi verir. ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir. ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir. ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir. ḣ : Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir. ṧ : Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir. H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir. S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir. ḳ : Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir. ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir. T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir. Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir. D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir. |
Arapça Okunuş | Türkçe Okunuş | Kelime Meali | Kökü |
الَّذِينَ | elleƶīne | o kimseler ki | |
يَأْكُلُونَ | ye’kulūne | yerler | |
الرِّبَا | r-ribā | Riba (faiz) | |
لَا | lā | | |
يَقُومُونَ | yeḳūmūne | kalkamazlar | |
إِلَّا | illā | ancak | |
كَمَا | kemā | gibi | |
يَقُومُ | yeḳūmu | kalkarlar | |
الَّذِي | lleƶī | kimse | |
يَتَخَبَّطُهُ | yeteḣabbeTuhu | çarptığı | |
الشَّيْطَانُ | ş-şeyTānu | şeytanın | |
مِنَ | mine | | |
الْمَسِّ | l-messi | dokunup | |
ذَٰلِكَ | ƶālike | bu | |
بِأَنَّهُمْ | biennehum | onların | |
قَالُوا | ḳālū | demelerindendir | |
إِنَّمَا | innemā | şüphesiz | |
الْبَيْعُ | l-bey’ǔ | alışveriş de | |
مِثْلُ | miṧlu | gibidir | |
الرِّبَا | r-ribā | riba (faiz) | |
وَأَحَلَّ | veeHalle | oysa helal kılmıştır | |
اللَّهُ | llahu | Allah | |
الْبَيْعَ | l-bey’ǎ | alış-verişi | |
وَحَرَّمَ | veHarrame | ve haram kılmıştır | |
الرِّبَا | r-ribā | ribayı | |
فَمَنْ | femen | kime | |
جَاءَهُ | cā'ehu | gelir de | |
مَوْعِظَةٌ | mev’ǐZetun | bir öğüt | |
مِنْ | min | -nden | |
رَبِّهِ | rabbihi | Rabbi- | |
فَانْتَهَىٰ | fentehā | (ribadan) vazgeçerse | |
فَلَهُ | felehu | kendisinindir | |
مَا | mā | ne varsa | |
سَلَفَ | selefe | geçmişte | |
وَأَمْرُهُ | ve emruhu | ve işi de | |
إِلَى | ilā | kalmıştır | |
اللَّهِ | llahi | Allah’a | |
وَمَنْ | ve men | kim | |
عَادَ | ǎāde | tekrar (ribaya) dönerse | |
فَأُولَٰئِكَ | feulāike | onlar | |
أَصْحَابُ | eSHābu | halkıdır | |
النَّارِ | n-nāri | ateş | |
هُمْ | hum | onlar | |
فِيهَا | fīhā | orada | |
خَالِدُونَ | ḣālidūne | ebedi kalacaklardır | |
| | Ayet Meali |
Ellezîne ye’kulûner ribâ lâ yekûmûne illâ kemâ yekûmullezî yetehabbetuhuş şeytânu minel mess(messi), zâlike bi ennehum kâlû innemal bey’u mislur ribâ, ve ehallallâhul bey’a ve harramer ribâ fe men câehu mev’izatun min rabbihî fentehâ fe lehu mâ selef(selefe), ve emruhû ilâllâh(ilâllâhi), ve men âde fe ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Elmalı Hamdi Yazır Riba (faiz) yiyen kimseler, şeytan çarpan kimse nasıl kalkarsa ancak öyle kalkarlar. Bu ceza onlara, «alışveriş de faiz gibidir» demeleri yüzündendir. Oysa Allah, alışverişi helal, faizi de haram kılmıştır. Bundan böyle her kim, Rabbinden kendisine gelen bir öğüt üzerine faizciliğe son verirse, geçmişte olanlar kendisine ve hakkındaki hüküm de Allah´a kalmıştır. Her kim de yeniden faize dönerse işte onlar cehennem ehlidirler ve orada süresiz kalacaklardır.
Diyanet Faiz yiyenler (kabirlerinden), şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkarlar. Bu hal onların «Alım-satım tıpkı faiz gibidir» demeleri yüzündendir. Halbuki Allah, alım-satımı helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan sonra kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir ve artık onun işi Allah´a kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar. Ahmed Hulusi Riba yiyenler, şeytan (cin) çarpmış (asılsız fikirlere obsede olmuş) kişi nasıl ayağa kalkarsa öylece kalkarlar. Bu onların, ribayı alışverişle aynı tutmalarından ileri gelir. Oysa Allâh alışverişi helal kıldı, ribayı haram. (Alışverişte aldığının karşılığı ödenir; riba ise verilen borcun çeşitli miktarlarda fazlasıyla karşılığının alınmasıdır. Riba, karşılıksız yardımlaşma "infak" anlayışının tam zıddıdır.) Artık her kim Rabbinden gelen öğüt ile ribadan vazgeçerse, geçmişi ona aittir, hakkındaki hüküm ise Allâh`ındır. Kim de döner riba alırsa, işte onlar ateş ehlidir. Onlar orada sonsuza dek kalırlar. Yaşar Nuri Öztürk O ribayı yiyenler, şeytanın bir dokunuşla çarptığı kişinin kalkışından başka türlü kalkamazlar. Bu böyledir, çünkü onlar, "Alış-veriş de riba gibidir." demişlerdir. Oysa ki Allah, alış-verişi helal, ribayı haram kılmıştır. Kendisine Rabb´inden bir öğüt gelip de yaptığından vazgeçenin geçmişi kendisine, işi Allah´a kalmıştır. Yeniden ribaya dönene gelince, böyleleri ateşin dostlarıdır. Sürekli kalacaklardır orada. Muhammed Esed Faiz yiyenler, şeytanın çarptığı kimseler gibi davranırlar; çünkü onlar "Alışveriş de bir tür faizdir!" derler. Halbuki Allah alışverişi helal ve faizi haram kılmıştır. Bu nedenle, kim Rabbinin öğüdünü dinler ve hemen (faizden) vazgeçerse, evvelki kazançlarını koruyabilir ve onun hakkında karar vermek artık Allah´a kalır; ona, (faize) geri dönenlere gelince; içinde yaşayıp kalacakları ateşe mahkum olanlar işte böyleleridir. Edip Yüksel Tefecilikle para yiyenler, sapkının çarptığı kimse gibi ayağa kalkarlar. Bu, onların, "Tefecilik alışveriş gibidir" demelerinden ötürüdür. Halbuki ALLAH alışverişi helal, tefeciliği ise haram kıldı. Kime Rabbinden bir öğüt gelir de vazgeçerse, geçmişte kazandıklarını tutabilir; işi de ALLAH’a kalmıştır. Devam edenler ise cehennem halkıdır ve orada sürekli kalırlar.* Mustafa İslamoğlu Faiz yiyen kimseler, başka değil sadece şeytanın dokunarak aklını çeldiği kimse gibi hareket ederler: Çünkü onlar "Alışveriş de faiz gibidir" derler. Oysa ki Allah alışverişi helal, faizi haram kılmıştır. Her kim Rabbinden kendisine nasihat gelir gelmez bu işe son verirse, evvelki kazançları ona, onun hakkında karar vermek de Allah’a kalır. Her kim de dönerse, içerisinde kalıcı oldukları ateşe mahkum olanlar işte bunlardır. Hakkı Yılmaz O ribayı [emeksiz, risksiz, çalışıp çabalamadan kolayca elde edilen kazançları]* yiyen şu kişiler, şeytânın bir dokunuşuyla çarptığı kişinin kalkışından başka türlü kalkamazlar. Bu, şüphesiz onların, “Alış-veriş, riba gibidir” demeleriyledir. Oysa ki Allah, alış-verişi helâl, bu ribayı harâm kılmıştır. Kendisine Rabbinden bir öğüt gelip de yaptığından vazgeçenin geçmişi kendisine, işi Allah’adır. Ve kim ki yeniden dönerse, işte onlar ateşin dostlarıdır. Onlar orada sürekli kalacaklardır. |
|
|
|