 | *** Açıklamalar için lütfen tıklayınız! Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.  Türkçe okunuşlarda... ' : kesik ses ā : uzun "a" sesi verir. ū : uzun "u" sesi verir. ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir. ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir. ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir. ḣ : Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir. ṧ : Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir. H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir. S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir. ḳ : Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir. ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir. T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir. Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir. D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir. |
Arapça Okunuş | Türkçe Okunuş | Kelime Meali | Kökü |
مِنَ | mine | | |
الَّذِينَ | elleƶīne | öyleleri var ki | |
هَادُوا | hādū | Yahudilerden | |
يُحَرِّفُونَ | yuHarrifūne | kaydırıyorlar | |
الْكَلِمَ | l-kelime | kelimeleri | |
عَنْ | ǎn | -nden | |
مَوَاضِعِهِ | mevāDiǐhi | yerleri- | |
وَيَقُولُونَ | ve yeḳūlūne | ve diyorlar | |
سَمِعْنَا | semiǎ’nā | işittik | |
وَعَصَيْنَا | ve ǎSaynā | ve isyan ettik | |
وَاسْمَعْ | vesmeǎ’ | ve dinle | |
غَيْرَ | ğayra | | |
مُسْمَعٍ | musmeǐn | dinlemez olası | |
وَرَاعِنَا | ve rāǐnā | ve "ra’ina" | |
لَيًّا | leyyen | eğip bükerek | |
بِأَلْسِنَتِهِمْ | bielsinetihim | dillerini | |
وَطَعْنًا | ve Taǎ’nen | ve taşlayarak | |
فِي | fī | | |
الدِّينِ | d-dīni | dini | |
وَلَوْ | velev | keşke (eğer) | |
أَنَّهُمْ | ennehum | onlar | |
قَالُوا | ḳālū | deselerdi | |
سَمِعْنَا | semiǎ’nā | işittik | |
وَأَطَعْنَا | ve eTaǎ’nā | ve ita’at ettik | |
وَاسْمَعْ | vesmeǎ’ | ve dinle | |
وَانْظُرْنَا | venZurnā | ve bize bak | |
لَكَانَ | lekāne | elbette olurdu | |
خَيْرًا | ḣayran | daha iyi | |
لَهُمْ | lehum | kendileri için | |
وَأَقْوَمَ | ve eḳve me | ve daha sağlam | |
وَلَٰكِنْ | velākin | fakat | |
لَعَنَهُمُ | leǎnehumu | onları la’netlemiştir | |
اللَّهُ | llahu | Allah | |
بِكُفْرِهِمْ | bikufrihim | inkarlarından dolayı | |
فَلَا | felā | | |
يُؤْمِنُونَ | yu'minūne | inanmazlar | |
إِلَّا | illā | hariç | |
قَلِيلًا | ḳalīlen | pek azı | |
| | Ayet Meali |
Minellezîne hâdû yuharrifûnel kelime an mevâdııhî ve yekûlûne semi’nâ ve asaynâ vesme’ gayra musmeın ve râınâ leyyen bi elsinetihim ve ta’nan fîd dîn(dîni) ve lev ennehum kâlû semi’nâ ve ata’nârnâ le kâne hayran lehum ve akvem(kveme) ve lâkin leanehumullâhu bi kufrihim fe lâ yu’minûne illâ kalîlâ(kalîlen).
Elmalı Hamdi Yazır Yahudilerden bir kısmı, (Allah´ın kitabındaki) kelimeleri esas mânâsından kaydırıp; dillerini eğerek ve dine saldırarak, «Sözünü işittik, emirlerine isyan ettik, dinle, dinlemez olası ve râinâ (bizi gözet)» diyorlar. Halbuki onlar, «İşittik ve itaat ettik; dinle ve bize de bak» deselerdi bu, kendileri için daha hayırlı ve daha doğru olurdu. Fakat Allah, küfürleri yüzünden kendilerini lanetlemiştir. Artık onlar, pek azı müstesna, iman etmezler.
Diyanet Yahudilerden bir kısmı kelimeleri yerlerinden değiştirirler, dillerini eğerek, bükerek ve dine saldırarak (Peygambere karşı) «İşittik ve karşı geldik», «dinle, dinlemez olası», «râinâ» derler. Eğer onlar «İşittik, itaat ettik, dinle ve bizi gözet» deselerdi şüphesiz kendileri için daha hayırlı ve daha doğru olacaktı; fakat küfürleri (gerçeği kabul etmemeleri) sebebiyle Allah onları lânetlemiştir. Artık pek az inanırlar. Ahmed Hulusi Yahudi olanlardan öyleleri vardır ki, KELİMELERİ esas anlamlarından kaydırırlar (vahyin orijinalliğini korumazlar)... Telaffuzlarını eğip bükerler ve Din`de kötü kavramlar oluştururlar: "İşittik ve isyan ettik", "Dinle, dinlemez olası" ve "Raina - anlayışı sınırlı" mânâsına gelecek şekilde vurgulama yaparlar. Eğer onlar, "İşittik ve itaat ettik", "Dinle" ve "Unzurna - gözet bizi" deselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı ve daha doğru olurdu... Fakat Allâh, içlerindeki hakikati inkâr yüzünden onları lânetlemiştir... Pek azı müstesna, iman etmezler. Yaşar Nuri Öztürk Yahudilerden öyleleri var ki, kelimeleri yerlerinden kaydırırlar; din içinde sövgüler üreterek, dillerini eğip bükerek: "Dinledik, isyan ettik; dinle, dinlenmez olası, davar güder gibi güt bizi" derler. Eğer onlar, "Dinledik, boyun eğdik, dinle, bak bize!" demiş olsalardı, kendileri için daha hayırlı ve daha yerinde olurdu. Fakat Allah, küfürleri yüzünden onlara lanet etmiştir. Çok az bir kısmı hariç, iman etmezler. Muhammed Esed Yahudi itikadına mensup olanların bir kısmı, (vahyedilmiş) sözlerin anlamını çarpıtırlar; sözleri asıl bağlamından kopararak, (şimdi yaptıkları gibi) "İşittik ama karşı çıkıyoruz!" ve "Dinleyin ama kulak asmayın!" ve "Asıl sen biz(im sözümüz)e kulak ver (ey Muhammed)!" derler; böylece dilleriyle oyun oynarlar ve (sahih) itikadın yanlış olduğunu ima etmeye çalışırlar. (Halbuki) onlar, sadece "İşittik ve itaat ediyoruz!" ve "(Bizi) dinle, bize katlan!" deselerdi, bu onların gerçekten yararına ve daha dürüstçe bir davranış olurdu: ama hakikati reddettikleri için Allah onları lanetledi; zira onların inandıkları, basit birkaç şeyden ibarettir. Edip Yüksel Yahudilerin bir kısmı kelimeleri bağlamından kaydırırlar ve "İşittik ancak kabul etmiyoruz" veya "Sözünüz sağır kulağa giriyor" veya din ile alay etmek için dillerini eğip bükerek, "Çobanımız ol (raina)" derler. Onlar, "İşittik ve itaat ettik" "Dinliyoruz" ve "Bizi gözet" deselerdi kendileri için daha iyi ve daha doğru olurdu. Ne var ki ALLAH inkârlarından ötürü onları lanetlemiştir. Çokları onaylamaz.* Mustafa İslamoğlu Yahudileşenlerden kimileri sözleri bağlamlarından kopararak çırpıtırlar; "İşittik ve sarıldık/reddettik", "dinle dinlenilmeyesi" ve "ra’ina" derler, dillerini eğip bükerek ve dine hakaret kastıyla. Eğer onlar "işittik ve itaat ettik", "dinle" ve "unzurna" deselerdi, bu kendileri için daha yararlı ve daha dürüstçe bir davranış olurdu. Ne ki, hakikati inkar ettikleri için Allah onları rahmetinden dışladı; gerçekten de onlar, çok azı müstesna, inanmıyorlar. Hakkı Yılmaz Yahudileşmişlerden bir kısmı kelimelerin yerlerini/ öz anlamlarını değiştirirler, dillerini eğerek-bükerek ve dine saldırarak Peygamber’e karşı, “İşittik ve karşı geldik/iyice sarıldık”, “Dinle, dinlemez olası”, “raina” [güdüşelim, bizim çobanımız] derler. Eğer onlar, “İşittik, itaat ettik, dinle ve bizi gözet” deselerdi şüphesiz kendileri için daha hayırlı ve daha sağlam/doğru olacaktı; fakat bile bile gerçeği kabul etmemeleri sebebiyle Allah, onları dışlayıp gözden çıkarmıştır. Artık pek az inanırlar. |
|
|
|