 | *** Açıklamalar için lütfen tıklayınız! Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.  Türkçe okunuşlarda... ' : kesik ses ā : uzun "a" sesi verir. ū : uzun "u" sesi verir. ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir. ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir. ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir. ḣ : Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir. ṧ : Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir. H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir. S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir. ḳ : Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir. ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir. T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir. Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir. D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir. |
Arapça Okunuş | Türkçe Okunuş | Kelime Meali | Kökü |
أَنْزَلَ | enzele | indirdi | |
مِنَ | mine | | |
السَّمَاءِ | s-semāi | gökten | |
مَاءً | māen | bir su | |
فَسَالَتْ | fe sālet | çağlayıp aktı | |
أَوْدِيَةٌ | evdiyetun | dereler | |
بِقَدَرِهَا | biḳaderihā | kendi ölçüsünce | |
فَاحْتَمَلَ | feHtemele | ve taşıdı | |
السَّيْلُ | s-seylu | sel | |
زَبَدًا | zebeden | köpüğü | |
رَابِيًا | rābiyen | üste çıkan | |
وَمِمَّا | ve mimmā | ve vardır | |
يُوقِدُونَ | yūḳidūne | yak(ıp erit)tikleri madenlerden de | |
عَلَيْهِ | ǎleyhi | onların | |
فِي | fī | | |
النَّارِ | n-nāri | ateşte | |
ابْتِغَاءَ | btiğā'e | yapmak için | |
حِلْيَةٍ | Hilyetin | süs | |
أَوْ | ev | yahut | |
مَتَاعٍ | metāǐn | eşya | |
زَبَدٌ | zebedun | bir köpük | |
مِثْلُهُ | miṧluhu | bunun gibi | |
كَذَٰلِكَ | keƶālike | böyle | |
يَضْرِبُ | yeDribu | benzetme ile anlatır | |
اللَّهُ | llahu | Allah | |
الْحَقَّ | l-Haḳḳa | hakkı | |
وَالْبَاطِلَ | velbāTile | ve batılı | |
فَأَمَّا | feemmā | ne zaman ki | |
الزَّبَدُ | z-zebedu | köpük | |
فَيَذْهَبُ | feyeƶhebu | gider | |
جُفَاءً | cufā'en | yok olup | |
وَأَمَّا | ve emmā | ve | |
مَا | mā | şey ise | |
يَنْفَعُ | yenfeǔ | yararlı olan | |
النَّاسَ | n-nāse | insanlara | |
فَيَمْكُثُ | feyemkuṧu | kalır | |
فِي | fī | | |
الْأَرْضِ | l-erDi | yeryüzünde | |
كَذَٰلِكَ | keƶālike | işte böyle | |
يَضْرِبُ | yeDribu | örnek verir | |
اللَّهُ | llahu | Allah | |
الْأَمْثَالَ | l-emṧāle | misaller | |
| | Ayet Meali |
Enzele mines semâi mâen fe sâlet evdiyetun bi kaderihâ fahtemeles seylu zebeden râbiyâ(râbiyen), ve mimmâ yûkıdûne aleyhi fîn nâribtigâe hılyetin ev metâın zebedun misluh(misluhu), kezâlike yadribullâhul hakka vel bâtıl(bâtıle), fe emmez zebedu fe yezhebu cufâ’(cufâen), ve emmâ mâ yenfaun nâse fe yemkusufîl ard(ardı), kezâlike yadrıbullâhul emsâl(emsâle).
Elmalı Hamdi Yazır Gökten bir su indirdi de vadiler, kendi miktarlarınca sel olup aktılar. Sel de suyun yüzüne çıkan bir köpük yüklendi. Bir zinet eşyası veya bir değerli mal yapmak için, ateşte üzerini körükledikleri madenlerden de onun gibi bir köpük meydana gelir. İşte Allah hak ile batılı böyle çarpıştırır. Fakat köpük atılır gider, insanlara faydası olan ise yerde kalır. İşte Allah böyle misaller verir.
Diyanet O, gökten su indirdi de vâdiler kendi hacimlerince sel olup aktı. Bu sel, üste çıkan bir köpüğü yüklenip götürdü. Süs veya (diğer) eşya yapmak isteyerek ateşte erittikleri şeylerden de buna benzer köpük olur. İşte Allah hak ile bâtıla böyle misal verir. Köpük atılıp gider. İnsanlara fayda veren şeye gelince, o yeryüzünde kalır. İşte Allah böyle misaller getirir. Ahmed Hulusi Semâdan bir su (Esmâ özellikleri) inzâl etti de vadiler (Esmâ bileşimi olan birimsel yapılar) kendi Bi-kaderlerince (terkibiyetlerindeki kuvvelerin miktarlarınca) sel olup (düşünsel yaşamları) aktı... O sel, üste çıkan köpüğü (maddesel hayatı) yüklenmiş taşır... Bir süs veya bir zinet arzulayarak ateşte yakıp erittiklerinden olan da bunun misli bir köpüktür. Köpük gereksiz fazlalık olarak atılır gider; işte Allâh, Hak ile bâtılı böylece misallendirir... Fakat insanlara faydalı olan şeye gelince, (işte o) arzda kalır... İşte Allâh, böyle misalleri verir. Yaşar Nuri Öztürk Gökten bir su indirdi de vadiler, kendi ölçülerince/kaderlerine göre sel oldu, ardından da sel, üste çıkan köpüğü taşır hale geldi. Bir süs eşyası veya âlet yapmak isteğiyle ateşte körükledikleri şeylerde de benzeri bir köpük vardır. Allah hakla bâtılı işte böyle örneklendiriyor: Köpük, atılır gider; insanlara yararlı olansa toprakta kalır. Allah, işte bu şekilde örnekler verir. Muhammed Esed O gökten su indirdiğinde ve (kurumuş) nehir yatakları(ndan her biri) kendi hacimlerine göre dolup taştıklarında, akıntı yüzeydeki çerçöpü, tortuyu alır götürür; tıpkı süs eşyası ya da alet yapmak için ateşte eritilen (madenlerin), yüzeyinde açığa çıkan köpüklü tortudan arındırılması gibidir bu. Hak ile batılı Allah işte böyle bir benzetmeyle gözönüne koyuyor: çünkü, gerçekten de, tortuysa, çerçöpse sözkonusu olan, bu, (bütün) köpüksü şeyler gibi akar gider; ama insanlara yararlı olan şeye gelince, o her (zaman olduğu) yerde, sapasağlam ayakta kalır. Allah işte böyle benzetmelerle ortaya koyuyor, Edip Yüksel Gökten bir su indirir, dereler onunla dolar taşar ve sel bol köpük yüklenir. Aynı şekilde, mücevherat yahut eşya yapmak için erittikleri maddelerden de benzer bir köpük elde ederler. ALLAH gerçeği ve batılı böyle bir örnekle tanıtır. Köpük, kaybolup gider; ancak insanlara yarar veren ise yerde kalır. İşte ALLAH örnekleri böyle verir. Mustafa İslamoğlu O, gökten su indirdi. Bu sayede vadiler hacimleri kadar suyla dolup taştı. Derken akıntı, (yüzeyde biriken ne kadar) köpüklü tortu ve atık varsa alıp götürdü. Bir tür takı ya da alet yapmak amacıyla potada eritilen (metalin hasını, yüzeyine çıkan) köpüklü posadan arındırma işlemi gibi... İşte Allah hak ile batılı bu misalle açıklar. Artık bakılır: eğer köpüklü tortuysa sonuçta atılıp gider, fakat eğer insanlığın yararına bir şeyse yerli yerinde durur. İşte verdiği bu misallerle Allah’ın ortaya koyduğu gerçek, Hakkı Yılmaz Allah, gökten bir su indirdi de vadiler, kendi ölçüsünde sel olup aktılar. Sonra da sel, suyun yüzüne çıkan bir köpük yüklendi. Bir zînet eşyası veya bir yarar sağlamak için, ateşte erittiklerinin üzerinde de benzeri bir köpük vardır. –Allah, hak ve bâtılı böyle örnekler.– Sonra köpük atılır gider, insanlara yararı olan ise yerde kalır. İşte Allah, örnekleri böyle verir. |
|
|
|