KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     12 : 30   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
وَقَالَ ve ḳāle ve dediler ki
نِسْوَةٌ nisvetun birtakım kadınlar
فِي
الْمَدِينَةِ l-medīneti şehirde
امْرَأَتُ mraetu karısı
الْعَزِيزِ l-ǎzīzi Vezir’in
تُرَاوِدُ turāvidu murad almak istemiş
فَتَاهَا fetāhā uşağının
عَنْ ǎn
نَفْسِهِ nefsihi nefsinden
قَدْ ḳad muhakak
شَغَفَهَا şeğafehā onun bağrını yakmış
حُبًّا Hubben sevda
إِنَّا innā elbette biz
لَنَرَاهَا lenerāhā onu görüyoruz
فِي içinde
ضَلَالٍ Delālin bir sapıklık
مُبِينٍ mubīnin açık
 
Ayet Meali

Ve kâle nisvetun fîl medînetimre’etul azîzi turâvidu fetâhâ an nefsih(nefsihî), kad şegafehâ hubbâ(hubben), innâ le nerâhâ fî dalâlin mubîn(mubînin).



Elmalı Hamdi Yazır

Şehirde bazı kadınlar da «Azizin karısı, delikanlısından murad almaya kalkmış, sevgi yüreğini yakıp kavuruyormuş, görüyoruz ki, kadın çıldırmış besbelli...» dediler.



Diyanet
Şehirdeki bazı kadınlar dediler ki: Azizin karısı, delikanlısının nefsinden murat almak istiyormuş; Yusuf´un sevdası onun kalbine işlemiş! Biz onu gerçekten açık bir sapıklık içinde görüyoruz.



Ahmed Hulusi
O şehirdeki kadınlar arasında yayıldı: "Aziyz`in karısı hizmetlisini ayartmak istemiş! Yusuf`un muhabbeti kalbinin içine işlemiş! Apaçık sapıklık içinde görüyoruz onu!"



Yaşar Nuri Öztürk
Şehirde bazı kadınlar şöyle konuştular: "Azîz´in karısı genç uşağının nefsinden gönlünü eğlendirmek istemiş. Aşktan yüreğinin zarı delinmiş. Öyle anlıyoruz ki, kadın tam bir çılgınlığa düşmüş."



Muhammed Esed
Ve şehirde kadınlar (birbirleriyle): "Falan kişizadenin karısı genç kölesinin gönlünü çelmeye kalkmış!" diye dedikodu etmeye başladılar, "Tutkudan yüreği paralanmış kadının; doğrusu, açıkça yoldan çıkmış biri olarak görüyoruz onu!"



Edip Yüksel
Şehirde birtakım kadınlar: "Valinin karısı hizmetçisini baştan çıkarmaya çalışıyor" dediler, "Ona çılgıncasına aşık. Onu açık bir sapıklık içinde görüyoruz."



Mustafa İslamoğlu
Ve şehirde hanımlar (birbirine şöyle) dedi: "Malum yöneticinin karısı genç hizmetçisini baştan çıkarmaya yeltenmiş. Besbelli ki tutku kadının yüreğine işlemiş. Bakın: bizim onun hakkındaki düşüncemiz işi iyice azıttığı yönündedir."



Hakkı Yılmaz
Şehirde kadınlar da, “Aziz’in karısı, delikanlısının nefsinden murat almak istermiş. Kesinlikle sevgi onun yüreğine işlemiş. Şüphesiz biz, kesinlikle onu apaçık bir sapıklık içinde görüyoruz” dediler.