KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     14 : 18   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
مَثَلُ meṧelu durumu
الَّذِينَ elleƶīne kimselerin
كَفَرُوا keferū inkar eden(lerin)
بِرَبِّهِمْ birabbihim Rablerini
أَعْمَالُهُمْ eǎ’māluhum işleri
كَرَمَادٍ keramādin küle benzer
اشْتَدَّتْ şteddet savurduğu
بِهِ bihi onu
الرِّيحُ r-rīHu rüzgarın
فِي
يَوْمٍ yevmin bir günde
عَاصِفٍ ǎāSifin fırtınalı
لَا
يَقْدِرُونَ yeḳdirūne ele geçiremezler
مِمَّا mimmā şeylerden
كَسَبُوا kesebū kazandıkları
عَلَىٰ ǎlā
شَيْءٍ şey'in hiçbir şeyi
ذَٰلِكَ ƶālike işte
هُوَ huve o
الضَّلَالُ D-Delālu sapıklıktır
الْبَعِيدُ l-beǐydu derin
 
Ayet Meali

Meselullezîne keferû bi rabbihim a’mâluhum ke remâdinişteddet bihir rîhu fî yevmin âsıf(âsıfin), lâ yakdirûne mimmâ kesebû alâ şey’(şey’in), zâlike huved dalâlul baîd(baîdu).



Elmalı Hamdi Yazır

Rabblerini inkâr edenlerin durumu tıpkı fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu bir küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şeyi elde edemezler. İşte asıl uzak sapıklık budur.



Diyanet
Rablerini inkâr edenlerin durumu (şudur): Onların amelleri fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şeyi elde edemezler. İyiden iyiye sapıtma işte budur.



Ahmed Hulusi
Rablerini (hakikatlerindeki Esmâ özelliklerini) küfür (inkâr) edenlerin yaptıklarının misali, fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu bir küle benzer... Kazandıklarından bir şey elde edemezler... İşte bu, (hakikatten) en büyük sapmanın ta kendisidir!



Yaşar Nuri Öztürk
Rablerine nankörlük edenlerin amelleri, fırtınalı bir günde rüzgârın tarumar ettiği küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. İşte bu, dönüşü olmayan sapıklığın ta kendisidir.



Muhammed Esed
Rablerini inkara şartlanmış olanların yapıp ettikleri, fırtınalı bir günde rüzgarın hışımla saçıp savurduğu küle benzemektedir; böyleleri kazandıkları (iyi) şeylerden (de ahirette) hiçbir yarar sağlayamazlar: çünkü (Allah´a karşı sergiledikleri) bu (inkarcı tutum) sapıklıkların en kötüsüdür.



Edip Yüksel
Rab’lerini inkâr edenlerin yaptıkları işler, fırtınalı bir günde rüzgarın savurduğu kül gibidir. Kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. İşte gerçek kayıp budur.



Mustafa İslamoğlu
Rablerini inkarda direnenlerin yapıp ettikleri (iyi şeyler), fırtınalı bir günde rüzgarın haşince saçıp savurduğu küle benzer; onların eline kazandıklarından hiçbir şey geçmez. Bu işte budur telafisi mümkün olmayan büyük kayıp.



Hakkı Yılmaz
Kâfirlerin; Rablerini bilerek reddeden/ inanmayan kimselerin durumu, onların yaptıkları tıpkı fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu bir kül gibidir. Kazandıklarından hiçbir şeyi elde tutamazlar. İşte bu, uzak sapıklığın ta kendisidir.