KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     22 : 28   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
لِيَشْهَدُوا liyeşhedū şahit olmaları için
مَنَافِعَ menāfiǎ birtakım faydalara
لَهُمْ lehum kendileri için
وَيَذْكُرُوا ve yeƶkurū ve anmaları için
اسْمَ isme adını
اللَّهِ llahi Allah’ın
فِي
أَيَّامٍ eyyāmin günlerde
مَعْلُومَاتٍ meǎ’lūmātin belirli
عَلَىٰ ǎlā üzerine
مَا şeyleri
رَزَقَهُمْ razeḳahum onlara rızık olarak verilen
مِنْ min -dan
بَهِيمَةِ behīmeti yürüyen
الْأَنْعَامِ l-en’ǎāmi hayvanlar-
فَكُلُوا fekulū yeyin
مِنْهَا minhā onlardan
وَأَطْعِمُوا ve eT’ǐmū ve yedirin
الْبَائِسَ l-bāise sıkıntı içinde bulunan
الْفَقِيرَ l-feḳīra fakire
 
Ayet Meali

Li yeşhedû menâfia lehum ve yezkurusmallâhi fî eyyâmin ma’lûmâtin alâ mâ rezakahum min behîmetil en’âm(en’âmi), fe kulû minhâ ve at’ımul bâisel fakîr(fakîre).



Elmalı Hamdi Yazır

Ta ki kendilerine ait birtakım menfaatlere şahid olsunlar; Allah´ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanları belli günlerde kurban ederken O´nun adını ansınlar. Siz de onlardan yiyin, yoksulu, fakiri de doyurun.



Diyanet
(27-28) İnsanlar arasında haccı ilân et ki, gerek yaya olarak, gerekse nice uzak yoldan gelen yorgun argın develer üzerinde, kendilerine ait bir takım yararları yakînen görmeleri, Allah´ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belli günlerde Allah´ın ismini anmaları (kurban kesmeleri için) sana (Kâbe´ye) gelsinler. Artık ondan hem kendiniz yeyin, hem de yoksula, fakire yedirin.



Ahmed Hulusi
"Tâ ki kendileri yararına şahit olsunlar... Kendilerini rızıklandırdığımız kurbanlıkları kurban ederek, bilinen günlerde Allâh`ın ismini zikretsinler... Artık onlardan yiyin ve fakir, muhtaç olanlara da yedirin."



Yaşar Nuri Öztürk
Kendilerine ait bir takım yararlara tanık olsunlar. Kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerinde belirli günlerde Allah´ın adını ansınlar. İşte bunlardan yiyin, sıkıntı içindeki fakiri de doyurun.



Muhammed Esed
de (bunun) kendilerine sağlayacağı yararları görsünler; ve (kurban için) belirlenen günlerde, (bu amaçla) O´nun kendilerine rızık olarak sağladığı hayvanlar üzerine Allah´ın ismini ansınlar; ve böylece siz de bunlardan yiyin ve darlık içindeki yoksulu da doyurun.



Edip Yüksel
Ki kendileri için bir takım (sosyal, politik, ekonomik) yararlara tanık olsunlar ve kendilerine çiftlik hayvanlarını rızık olarak verdiği için ALLAH’ın ismini bilinen günlerde ansınlar. "Onlardan yiyin ve sıkıntı içindeki yoksullara da yedirin."



Mustafa İslamoğlu
ki, bunun kendilerine sağlayacağı yararlara tanık olsunlar. Bir de belirlenen günlerde, O’nun kendilerine rızık olarak sunduğu hayvanları (kurban ederken), üzerine Allah’ın adını ansınlar: işte bunlardan siz de yiyin, zor durumdaki ihtiyaç sahiplerine de yedirin.



Hakkı Yılmaz
(26-29)Ve hani Biz bir zamanlar, “Sakın Bana hiçbir şeyi ortak koşma; dolaşanlar, orada haksızlığa baş kaldıranlar, Allah’ı birleyenler, boyun eğip teslimiyet gösterenler için evimi tertemiz et, kendilerine ait birtakım menfaatlere tanık olmaları ve Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerinde, belli günlerde O’nun adını anmaları için insanlar arasında ilâhiyat eğitim-öğretimi verileceğini duyur. Yürüyerek veya yorgun düşmüş binekler üstünde her derin vadiyi aşarak sana gelsinler! Sonra kirlerini giderip temizlensinler. Adaklarını yerine getirsinler. Eski evde/özgür evde/Ka‘be’de dolaşsınlar” diye, o evin/Ka‘be’nin yerini, İbrâhîm için hazırlamıştık. –Siz de onlardan yiyin ve zorluk çeken fakiri doyurun.–