KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     34 : 9   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
أَفَلَمْ efelem
يَرَوْا yerav görmüyorlar mı?
إِلَىٰ ilā
مَا bulunanı
بَيْنَ beyne arasında (önlerinde)
أَيْدِيهِمْ eydīhim elleri (önlerinde)
وَمَا ve mā ve bulunanı
خَلْفَهُمْ ḣalfehum arkalarında
مِنَ mine -ten
السَّمَاءِ s-semāi gök-
وَالْأَرْضِ vel’erDi ve yerden
إِنْ in eğer
نَشَأْ neşe’ dilesek
نَخْسِفْ neḣsif batırırız
بِهِمُ bihimu onları
الْأَرْضَ l-erDe yere
أَوْ ev ya da
نُسْقِطْ nusḳiT düşürürüz
عَلَيْهِمْ ǎleyhim üzerlerine
كِسَفًا kisefen parçalar
مِنَ mine -ten
السَّمَاءِ s-semāi gök-
إِنَّ inne şüphesiz
فِي vardır
ذَٰلِكَ ƶālike bunda
لَايَةً lāyeten bir ibret
لِكُلِّ likulli hepsi için
عَبْدٍ ǎbdin kul(ların)
مُنِيبٍ munībin yönelen
 
Ayet Meali

E fe lem yerev ilâ mâ beyne eydîhim ve mâ halfehum mines semâi vel ard(ardı), in neşe’nahsif bihimul arda ev nuskıt aleyhim kisefen mines semâ(semâi), inne fî zâlike le âyeten li kulli abdin munîb(munîbin).



Elmalı Hamdi Yazır

Ya gökten ve yerden önlerindekine ve arkalarındakine bir bakmazlar mı? Dilesek kendilerini yere geçiriveririz. Yahut gökten üzerlerine parçalar düşürüveririz. Şüphesiz bunda Allah´a yönelen (hakka gönül veren) her kul için bir ibret vardır.



Diyanet
Onlar, gökte ve yerde önlerine ve arkalarına bakmıyorlar mı? Dilesek onları yere batırırız, ya da üzerlerine gökten parçalar düşürürüz. Şüphesiz bunda (Rabbine) yönelen her kul için bir ibret vardır.



Ahmed Hulusi
Önlerinde ve arkalarında (gelecekte ve geçmişte), semâdan ve arzdan (bilinç ve bedenen) neler olduğunu görmediler mi? Eğer dilesek onları arza batırırız (bedensellikte boğarız Esmâ`mızdan açığa çıkan bir şekilde) yahut üzerlerine semâdan parçalar düşürürüz (düşüncelerini alt-üst ederiz)! Muhakkak ki bunda (hakikatine) yönelen her kul için elbette bir işaret vardır.



Yaşar Nuri Öztürk
Onlar, önlerinde ve arkalarında, gökten ve yerden neler var, görmediler mi? Dilesek onları yere batırırız ya da üzerlerine gökten parçalar düşürürüz. Hiç kuşkusuz, bütün bunlarda Allah´a yönelen her kul için mutlak bir ibret vardır.



Muhammed Esed
Göğün ve yerin ne kadar az kısmının önlerine serildiğini, ne kadarının da gizlendiğini anlamazlar mı? (Yine anlamazlar mı ki) Biz dileseydik onları yerin dibine batırır, yahut göğü başlarına geçirirdik? Bütün bunlarda, (pişmanlık duyarak) O´na yönelen her (Allah´ın) kul(u) için bir ders vardır.



Edip Yüksel
Göklerde ve yerde, önlerinde ve arkalarında bulunanlara bakmadılar mı? Dilersek onları yere batırır veya gökten bir kütle düşürürüz. Her yönelen kul için elbette bunda bir işaret vardır.



Mustafa İslamoğlu
Onlar gökten ve yerden ne kadarını önlerine serdiğimize, ne kadarını da kendilerinden gizlediğimize bakmazlar mı? Eğer Biz dileseydik, onları yerin dibine geçirir ya da göğü başlarında paralardık. Şüphe yok ki bütün bunlarda, O’na yönelen her bir kul için mutlaka alınacak bir ders vardır.



Hakkı Yılmaz
Peki onlar, gökten ve yerden önlerinde ve arkalarında olan şeylere bir bakmazlar mı? Biz dilesek kendilerini yere geçiririz. Yahut gökten üzerlerine parçalar düşürürüz. Şüphesiz bunda yönelen/ hakka gönül veren her kul için bir alâmet/gösterge vardır.