KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     4 : 57   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
وَالَّذِينَ velleƶīne kimseleri
امَنُوا āmenū inanan
وَعَمِلُوا ve ǎmilū ve yapanları
الصَّالِحَاتِ S-SāliHāti iyi işler
سَنُدْخِلُهُمْ senudḣiluhum sokacağız
جَنَّاتٍ cennātin cennetlere
تَجْرِي tecrī akan
مِنْ min -ndan
تَحْتِهَا teHtihā altları-
الْأَنْهَارُ l-enhāru ırmaklar
خَالِدِينَ ḣālidīne kalacaklardır
فِيهَا fīhā orada
أَبَدًا ebeden sürekli
لَهُمْ lehum kendilerine vardır
فِيهَا fīhā orada
أَزْوَاجٌ ezvācun eşler de
مُطَهَّرَةٌ muTahheratun tertemiz
وَنُدْخِلُهُمْ ve nudḣiluhum ve onları sokacağız
ظِلًّا Zillen bir gölgeye
ظَلِيلًا Zelīlen (hiç güneş sızmayan) eşsiz
 
Ayet Meali

Vellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti senudhıluhum cennâtin tecrî min tahtihel enhâru hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden), lehum fîhâ ezvâcun mutahharatun ve nudhıluhum zıllen zalîlâ(zalîlen).



Elmalı Hamdi Yazır

İman edip salih ameller işliyenleri ise, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Orada ebedî olarak kalacaklar. Onlara orada tertemiz eşler vardır. Onları, koyu gölgeler altında bulunduracağız.



Diyanet
İnanıp, iyi işler yapanları da, içinde ebediyen kalmak üzere girecekleri, zemininden ırmaklar akan cennetlere sokacağız. Orada onlar için tertemiz eşler vardır ve onları koyu (tatlı) bir gölgeye koyarız.



Ahmed Hulusi
İman edip, bu imanın gereği davranışlar ortaya koyanlara gelince; onları altlarından ırmaklar akan cennetlere dâhil edeceğiz. Onlarda sonsuza dek yaşarlar. Orada onlara (şeytaniyetten) arınmış eşler vardır. Onları gölgenin gölgesine (her türlü yakıcı - rahatsız edici şartlardan uzak ortama) sokacağız.



Yaşar Nuri Öztürk
İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince, onları altından ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Hep orada kalacaklardır, sonsuza dek. Orada kendileri için tertemiz eşler de olacaktır. Ve onları, en güzel biçimde serinleten bir gölgeye kavuşturacağız.



Muhammed Esed
Buna mukabil, iman edip doğru ve yararlı işlerde bulunanları içlerinde ırmaklar akan hasbahçelere koyacağız, orada sonsuza kadar kalacaklar; ve orada tertemiz eşlere sahip olacaklar; (böylece) onları sonsuz mutluluğa eriştireceğiz.



Edip Yüksel
Gerçeği onaylayıp erdemli davrananları ise içinden ırmaklar akan bahçelere yerleştireceğiz; orada sürekli kalırlar. Onlar için orada tertemiz eşler var. Onları serin gölgelere sokacağız.



Mustafa İslamoğlu
Fakat iman edip salih amel işleyenleri, zemininden ırmaklar çağlayan cennetlere koyacağız, orada ebediyyen kalacaklar; orada onlar tertemiz eşlere sahip olacaklar; ve onları muhteşem bir gölgede gölgelendireceğiz.



Hakkı Yılmaz
Ve iman eden ve düzeltmeye yönelik işler yapanları, içinde sonsuz olarak kalmak üzere, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Onlara orada tertemiz [kin gütmeyen, kıskançlık duymayan] eşler vardır. Ve onları, koyu bir gölgeliğe girdireceğiz.