KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     4 : 83   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
وَإِذَا ve iƶā ne zaman ki
جَاءَهُمْ cā'ehum onlara gelse
أَمْرٌ emrun bir haber
مِنَ mine (dair)
الْأَمْنِ l-emni güvene
أَوِ evi veya
الْخَوْفِ l-ḣavfi korkuya
أَذَاعُوا eƶāǔ yayarlar
بِهِ bihi onu
وَلَوْ velev halbuki
رَدُّوهُ raddūhu onu götürselerdi
إِلَى ilā
الرَّسُولِ r-rasūli Elçi’ye
وَإِلَىٰ ve ilā
أُولِي ūlī ve sahiplerine
الْأَمْرِ l-emri buyruk
مِنْهُمْ minhum aralarındaki
لَعَلِمَهُ leǎlimehu bilirlerdi
الَّذِينَ elleƶīne kimseler
يَسْتَنْبِطُونَهُ yestenbiTūnehu işin içyüzünü araştıran(lar)
مِنْهُمْ minhum onun ne olduğunu
وَلَوْلَا velevlā eğer olmasaydı
فَضْلُ feDlu lutfu
اللَّهِ llahi Allah’ın
عَلَيْكُمْ ǎleykum size
وَرَحْمَتُهُ ve raHmetuhu ve rahmeti
لَاتَّبَعْتُمُ lāttebeǎ’tumu uyardınız
الشَّيْطَانَ ş-şeyTāne şeytana
إِلَّا illā hariç
قَلِيلًا ḳalīlen pek azınız
 
Ayet Meali

Ve izâ câehum emrun minel emni evil havfi ezâû bih(bihî) ve lev reddûhu iler resûli ve ilâ ulil emri minhum le alimehullezîne yestenbitûnehu minhum ve lev lâ fadlullâhi aleykum ve rahmetuhu letteba’tumuş şeytâne illâ kalîlâ(kalîlen).



Elmalı Hamdi Yazır

Kendilerine güven veya korku hususunda bir haber geldiğinde onu hemen yayıverirler. Halbuki onu peygambere ve aralarında yetkili kimselere götürselerdi, onlardan sonuç çıkarmaya gücü yetenler, onu anlarlardı. Allah´ın üzerinizdeki lütfu ve rahmeti olmasaydı, pek azınız hariç, şeytana uyardınız.



Diyanet
Onlara güven veya korkuya dair bir haber gelince hemen onu yayarlar; halbuki onu, Resûl´e veya aralarında yetki sahibi kimselere götürselerdi, onların arasından işin içyüzünü anlayanlar, onun ne olduğunu bilirlerdi. Allah´ın size lütuf ve rahmeti olmasaydı, pek azınız müstesna, şeytana uyup giderdiniz.



Ahmed Hulusi
Kendilerine emniyetleriyle ilgili veya onları korkutacak bir haber geldiğinde onu hemen yayarlar. Oysa o haberi Rasûle veya yetkili birine (Ulül Emr) sorsalardı, onlardan işin içyüzünü öğrenebilirlerdi. Eğer üzerinizde Allâh`ın fazlı ve rahmeti olmasaydı, pek azınız hariç, şeytana (bu işi yapana) tâbi olup gitmiştiniz.



Yaşar Nuri Öztürk
Onlara, güven yahut korkuya ilişkin bir haber ulaştığında onu hemen yaydılar. Oysaki, onu resule ve içlerindeki sorumluluk sahiplerine götürmüş olsalardı, aralarındaki okuyup araştırarak hüküm çıkaranlar, onu elbette bileceklerdi. Eğer Allah´ın lütuf ve rahmeti üzerinizde olmasaydı, pek azınız/pek az işiniz hariç şeytanın ardısıra giderdiniz.



Muhammed Esed
Onlar savaş veya barış ile ilgili herhangi bir (gizli) konuda bilgi sahibi olduklarında onu dışarıya yayarlar; halbuki onu Peygambere ve müminler arasından kendilerine otorite emanet edilmiş olanlara arzetmiş olsalardı, gizli bilgiler elde etmekle uğraşanlar onu(nla ilgili olarak ne yapılması gerektiğini) mutlaka bilirlerdi. Ama Allahın size lütfu ve rahmeti sayesinde aranızdan çok az kimse şeytanın ardına takılmıştır.



Edip Yüksel
Onlara güvenlik ve tehlikeyle ilgili bir söylenti ulaşsa onu yayarlar. Durumu elçiye ve aralarındaki yetkililere iletselerdi uzmanları onu değerlendirirdi. Size ALLAH’ın lütfu ve rahmeti olmasaydı pek azınız hariç sapkına uyacaktınız.



Mustafa İslamoğlu
Onlar, kendilerine barış ya da savaşla ilgili herhangi bir bilgi ulaştığında onu dışarı yayarlar. Oysa ki onu Peygambere ya da mü’minler arasından kendilerine yetki verilmiş olanlara iletselerdi, onlar arasından işin (uzmanı olup) ölçme-değerlendirme yapabilenler onu da (değerlendire)bilirlerdi. Size Allah’ın lütuf ve rahmeti olmasaydı, çok azınız hariç kesinlikle şeytanın ardınca giderdiniz.



Hakkı Yılmaz
Ve kendilerine güvenden veya korkudan bir emir geldiğinde onu hemen yayıverirler. Hâlbuki onu Elçi’ye ve kendilerinden olan yetkili kimselere götürselerdi, onlardan sonuç çıkarmaya gücü yeten kimseler, onu bilirlerdi. Ve eğer Allah’ın üzerinizdeki armağanları ve rahmeti olmasaydı, –pek azınız hariç– kesinlikle şeytana uymuştunuz.