KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     40 : 10   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
إِنَّ inne şüphesiz
الَّذِينَ elleƶīne kimselere
كَفَرُوا keferū inkar eden(lere)
يُنَادَوْنَ yunādevne (şöyle) seslenilir
لَمَقْتُ lemeḳtu (size) kızması
اللَّهِ llahi Allah’ın
أَكْبَرُ ekberu daha büyüktür
مِنْ min -dan
مَقْتِكُمْ meḳtikum sizin kızmanız-
أَنْفُسَكُمْ enfusekum kendi kendinize
إِذْ zira
تُدْعَوْنَ tud’ǎvne siz çağrılırdınız
إِلَى ilā
الْإِيمَانِ l-īmāni imana
فَتَكْفُرُونَ fe tekfurūne fakat inkar ederdiniz
 
Ayet Meali

İnnellezîne keferû yunâdevne le maktullâhi ekberu min maktikum enfusekum iz tud’avne ilel îmâni fe tekfurûn(tekfurûne).



Elmalı Hamdi Yazır

O kâfirlere mutlaka şöyle bağırılacaktır: «Elbette Allah´ın buğzu, sizin nefislerinize buğzunuzdan daha büyüktür. Çünkü siz imana davet ediliyordunuz da inkâr ediyordunuz.»



Diyanet
İnkâr edenlere şöyle seslenilir: Allah´ın gazabı, sizin kendinize olan kızgınlıktan elbette daha ağırdır. Zira siz imana davet ediliyor, fakat inkâr ediyordunuz.



Ahmed Hulusi
Muhakkak ki hakikat bilgisini inkâr edenlere: "Allâh`ın şiddetli öfkesi, sizin kendinize kızgınlığınızdan daha büyüktür... Hani siz imana çağrılıyordunuz da, inkâr ile reddediyordunuz!" diye nida olunur.



Yaşar Nuri Öztürk
Küfre batmış olanlara şöyle haykırılır: "Allah´ın öfkesi, sizin kendi benliklerinize öfkenizden elbette ki daha büyüktür. Hani, siz imana çağrılıyordunuz da inkâr ediyordunuz!"



Muhammed Esed
Hakikati inkara şartlanmış olanlara gelince, (o Gün) bir ses onlara şöyle diyecektir: "İmana çağrıldığınız halde hakikati inkara devam ettiğiniz (zaman) Allah´ın size karşı öfkesi, sizin kendinize karşı duyduğunuz (şu anki) öfkenizden daha büyüktür!"



Edip Yüksel
İnkar etmiş olanlara, "ALLAH’ın hoşnutsuzluğu, sizin kendi kendinize olan hoşnutsuzluğunuzdan daha büyüktür. Gerçeği onaylamaya çağrıldığınızda inkâr ederdiniz" diye seslenilir.



Mustafa İslamoğlu
İnkarda ısrar edenlere (o gün) şöyle nida edilecektir: "İman etmeye çağırıldığınız halde inkar etmeyi sürdürdüğünüz zaman Allah’ın size olan kahır ve sitemi, sizin (şu an) kendi kendinize olan kahır ve siteminizden daha büyüktür!"



Hakkı Yılmaz
Şüphesiz kâfirlere; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş olan o kimselere seslenilir: “Elbette Allah’ın buğzu, kendinize buğzunuzdan daha büyüktür. Zira siz imana davet olunurdunuz da küfrederdiniz; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeder dururdunuz.”