KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     8 : 49   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
إِذْ o vakit
يَقُولُ yeḳūlu diyorlardı
الْمُنَافِقُونَ l-munāfiḳūne Münafıklar
وَالَّذِينَ velleƶīne ve kimseler
فِي bulunan
قُلُوبِهِمْ ḳulūbihim kalblerinde
مَرَضٌ meraDun hastalık
غَرَّ ğarra aldatmış
هَٰؤُلَاءِ hā'ulā'i bunları
دِينُهُمْ dīnuhum dinleri
وَمَنْ vemen oysa kim
يَتَوَكَّلْ yetevekkel dayanırsa
عَلَى ǎlā
اللَّهِ llahi Allah’a
فَإِنَّ feinne şüphesiz
اللَّهَ llahe Allah
عَزِيزٌ ǎzīzun daima galibtir
حَكِيمٌ Hakīmun hüküm ve hikmet sahibidir
 
Ayet Meali

İz yekûlul munâfikûne vellezîne fî kulûbihim maradun garrehâulâi dînuhum, ve men yetevekkel alallâhi fe innallâhe azîzun hakîm(hakîmun).



Elmalı Hamdi Yazır

O sırada münafıklar ve kalblerinde hastalık bulunanlar, (müslümanlar hakkında) «şu adamları dinleri aldattı» diyorlardı. Oysa her kim Allah´a tevekkül ederse bilsin ki, Allah galiptir, güçlüdür ve hikmet sahibidir.



Diyanet
O zaman münafıklarla kalplerinde hastalık bulunanlar, (sizin için), «Bunları, dinleri aldatmış» diyorlardı. Halbuki kim Allah´a dayanırsa, bilsin ki Allah mutlak galiptir, hikmet sahibidir. (Kendisine güveneni üstün ve galip kılacak O´dur. Yoksa orduların sayı ve techizat üstünlüğü değildir).



Ahmed Hulusi
Hani münafıklar ile içlerindeki şüphe dolayısıyla sağlıklı düşünemeyenler: "Bunları dinleri aldatmış" diyor(du)... Kim Allâh`a tevekkül ederse (işe duygularını karıştırmayıp tabiri câiz ise kendini otomatik pilota bırakırsa, yani Allâh Esmâ`sının gereğini kendisinde açığa çıkaracağına iman ederse), muhakkak Allâh Aziyz`dir, Hakiym`dir.



Yaşar Nuri Öztürk
İkiyüzlülerle kalplerinde hastalık olanlar şöyle diyorlardı: "Bunları, dinleri aldatmış." Oysa Allah´a güvenip dayanan bilir ki, Allah Azîz ve Hakîm´dir.



Muhammed Esed
Bu arada, ikiyüzlüler ve kalplerinde eğrilik bulunanlar: "Bu adamları dinleri yanlış yola götürüyor!" diyorlardı. Ama Allaha güvenip dayanan kişiye gelince, (o bilir ki), Allah mutlaka doğru hüküm ve hikmetle edip eyleyen en yüce iktidar sahibidir.



Edip Yüksel
İkiyüzlüler ve kalplerinde hastalık bulunanlar, "Bunları dinleri aldatmış" diyorlardı. Kim ALLAH’a güvenirse, kuşkusuz ALLAH Üstündür, Bilgedir.



Mustafa İslamoğlu
O zaman ikiyüzlüler ve kalbinde hastalık olanlar diyorlardı ki: "Bu adamlara dinleri yanlış yaptırıyor!" Oysa, Allah’a güvenen herkes şunu bilmeli: her işinde mükemmel olan, her hükmünde tam isabet eden yalnız Allah’tır.



Hakkı Yılmaz
(48,49)Hani o münâfıklar ve kalplerinde hastalık bulunan; zihniyeti bozuk kimseler, “Şu adamları dinleri aldattı” dedikleri sırada, o kötü niyetli komutan, onlara amellerini çekici göstermiş ve onlara, “Bugün sizi insanlardan bozguna uğratacak kimse yoktur ve ben de sizin yardımcınızım” demişti. Sonra da, ne zaman ki iki topluluk birbirini görür oldu, o, iki topuğu üstünde geri döndü ve: “Şüphesiz ben sizden uzağım. Şüphesiz ben, sizin görmediğinizi görmekteyim, şüphesiz ben, Allah’tan korkmaktayım” dedi. Ve Allah, sonuçlandırması/ cezalandırması pek şiddetli olandır. Ve her kim Allah’a işin sonucunu havale ederse bilsin ki şüphesiz Allah, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapandır.