KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     8 : 52   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
كَدَأْبِ kede’bi tıpkı gidişi gibidir
الِ āli ailesi
فِرْعَوْنَ fir’ǎvne Fir’avn
وَالَّذِينَ velleƶīne ve kimselerin
مِنْ min
قَبْلِهِمْ ḳablihim onlardan öncekilerin
كَفَرُوا keferū (onlar da) inkar etmişlerdi
بِايَاتِ biāyāti ayetlerini
اللَّهِ llahi Allah’ın
فَأَخَذَهُمُ feeḣaƶehumu onları yakalamıştı
اللَّهُ llahu Allah
بِذُنُوبِهِمْ biƶunūbihim günahlarıyla
إِنَّ inne şüphesiz
اللَّهَ llahe Allah
قَوِيٌّ ḳaviyyun güçlüdür
شَدِيدُ şedīdu çetindir
الْعِقَابِ l-ǐḳābi cezası
 
Ayet Meali

Ke de´bi âli fir´avne vellezîne min kablihim, keferû bi âyâtillâhi fe ehazehumullâhu bi zunûbihim, innallâhe kaviyyun şedîdul ıkâb(ıkâbi).



Elmalı Hamdi Yazır

Tıpkı Firavun´un izinden gidenlerle onlardan öncekilerin gidişi gibi onlar da Allah´ın âyetlerini tanımadılar, Allah da kendilerini günahları yüzünden tutuklayıverdi. Çünkü Allah çok kuvvetli ve azabı çok çetin olandır.



Diyanet
(Bunların gidişatı) tıpkı Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin gidişatı gibidir. (Onlar da) Allah´ın âyetlerini inkâr etmişlerdi de Allah onları günahları sebebiyle yakalamıştı. Allah güçlüdür. O´nun cezası şiddetlidir.



Ahmed Hulusi
(Bunların durumu) Firavun hanedanı ve onlardan öncekilerin gidişatı gibi... (Onlar) Allâh`ın işaretlerindeki varlığını (Esmâ`sının açığa çıkışı olan işaretleri) inkâr ettiler, Allâh da onları kendi suçlarıyla yakaladı... Muhakkak ki Allâh Kaviyy`dir, "Şediyd`ül Ikab"dır (suçun sonucunu şiddetle yaşatandır).



Yaşar Nuri Öztürk
Tıpkı Firavun hanedanı ve onlardan öncekilerin gidişi gibi. Allah´ın ayetlerini inkâr ettiler de Allah onları günahları yüzünden yakalayıverdi. Allah Kavîdir, çok güçlüdür; azabı çok şiddetli yapandır O.



Muhammed Esed
Firavun yandaşlarının ve onlardan önce yaşayıp gidenlerin başlarına gelen şey (bunların da başına gelecek): Onlar Allahın ayetlerinin gerçek olduğunu inkara kalkıştılar ve Allah da (bu) günahlarından ötürü onları kıskıvrak yakaladı. Elbet yakalar, (çünkü) Allah çepeçevre kuşatan sınırsız gücün sahibidir, (hak edene karşı) cezada çetin ve yıldırıcıdır.



Edip Yüksel
Tıpkı Firavunun yandaşlarının ve onlardan öncekilerin gidişi gibi… ALLAH’ın ayetlerini inkâr ettiler. Günahlarından ötürü ALLAH da onları yakalayıp cezalandırdı. ALLAH Güçlüdür, cezası çetindir.



Mustafa İslamoğlu
(Onların gidişatı da) tıpkı Firavun toplumu ve ondan öncekilerin gidişatı gibi: Allah’ın mesajlarını ısrarla yalanladılar; ardından, Allah da günahları nedeniyle onları (suçüstü) yakalayıverdi. Elbette Allah (işinde) kuvvetli, azabında şiddetlidir.



Hakkı Yılmaz
Tıpkı Firavun’un yakınları ve onlardan öncekilerin gidişi gibi onlar da Allah’ın âyetlerini/ alâmetlerini/ göstergelerini tanımadılar da Allah, kendilerini günahları yüzünden yakalayıverdi. Şüphesiz ki Allah, çok güçlüdür, cezası/ sonuçlandırması çok şiddetli olandır.