 | *** Açıklamalar için lütfen tıklayınız! Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.  Türkçe okunuşlarda... ' : kesik ses ā : uzun "a" sesi verir. ū : uzun "u" sesi verir. ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir. ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir. ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir. ḣ : Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir. ṧ : Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir. H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir. S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir. ḳ : Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir. ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir. T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir. Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir. D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir. |
Arapça Okunuş | Türkçe Okunuş | Kelime Meali | Kökü |
أَلَمْ | elem | | |
تَرَ | tera | görmedin mi | |
أَنَّ | enne | kuşkusuz | |
اللَّهَ | llahe | Allah’a | |
يَسْجُدُ | yescudu | secde ediyorlar | |
لَهُ | lehu | O’na | |
مَنْ | men | kimseler | |
فِي | fī | | |
السَّمَاوَاتِ | s-semāvāti | göklerdeki | |
وَمَنْ | ve men | ve kimseler | |
فِي | fī | | |
الْأَرْضِ | l-erDi | yerdeki | |
وَالشَّمْسُ | ve şşemsu | ve güneş | |
وَالْقَمَرُ | velḳameru | ve ay | |
وَالنُّجُومُ | ve nnucūmu | ve yıldızlar | |
وَالْجِبَالُ | velcibālu | ve dağlar | |
وَالشَّجَرُ | ve şşeceru | ve ağaçlar | |
وَالدَّوَابُّ | ve ddevābbu | ve hayvanlar | |
وَكَثِيرٌ | ve keṧīrun | ve birçoğu | |
مِنَ | mine | -dan | |
النَّاسِ | n-nāsi | insanlar- | |
وَكَثِيرٌ | vekeṧīrun | ama birçoğu | |
حَقَّ | Haḳḳa | hak olmuştur | |
عَلَيْهِ | ǎleyhi | üzerine | |
الْعَذَابُ | l-ǎƶābu | azab | |
وَمَنْ | ve men | ve kimi | |
يُهِنِ | yuhini | aşağılatırsa | |
اللَّهُ | llahu | Allah | |
فَمَا | femā | artık olmaz | |
لَهُ | lehu | ona | |
مِنْ | min | hiç | |
مُكْرِمٍ | mukrimin | değer veren | |
إِنَّ | inne | şüphesiz | |
اللَّهَ | llahe | Allah | |
يَفْعَلُ | yef’ǎlu | yapar | |
مَا | mā | şeyi | |
يَشَاءُ | yeşā'u | dilediği | |
| | Ayet Meali |
E lem tera ennallâhe yescudu lehu men fis semâvâti ve men fîl ardı veş şemsu vel kameru ven nucûmu vel cibâlu veş şeceru ved devabbu ve kesîrun minen nâs(nâsi), ve kesîrun hakka aleyhil azâb(azâbu), ve men yuhinillâhu fe mâ lehu min mukrim(mukrimin), innallâhe yef’alu mâ yeşâ’(yeşâu).(SECDE ÂYETİ)
Elmalı Hamdi Yazır Görmedin mi, göklerdeki kimseler, yerdeki kimseler, güneş, ay ve yıldızlar, dağlar, ağaçlar, bütün hayvanlar ve insanlardan birçoğu hep Allah´a secde ediyor. Birçoğunun üzerine de azab hak olmuştur. Allah kimi hor ve hakir kılarsa artık ona ikram edecek yoktur. Şüphesiz Allah dilediği şeyi yapar.
Diyanet Görmez misin ki, göklerde olanlar ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların birçoğu Allah´a secde ediyor; birçoğunun üzerine de azap hak olmuştur. Allah kimi hor ve hakir kılarsa, artık onu değerli kılacak bir kimse yoktur. Şüphesiz Allah dilediğini yapar. Ahmed Hulusi Görmedin mi ki Allâh (O`dur ki), semâlarda kim varsa ve arzda kim varsa; Güneş, Ay, Yıldızlar, Dağlar, Ağaçlar, Dabbeler (yürür canlılar) ve insanlardan birçoğu O`na secde etmede! Birçoğunun üzerine de azap hak olmuştur... Allâh kimi hor-hakir kılarsa, artık onu yüceltecek yoktur... Muhakkak ki Allâh dilediğini yapar. (18. âyet secde âyetidir.) Yaşar Nuri Öztürk Görmedin mi göklerdeki kimseler, yerdeki kimseler, Güneş, Ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanlardan birçoğu hep Allah´a secde ediyor. Birçoğunun da üzerine azap hak olmuştur. Allah´ın hakir kıldığına ikramda bulunan olmaz. Allah, dilediğini yapar. Muhammed Esed (Ey İnsanoğlu,) göklerde ve yerde var olan her şeyin, -güneşin, ayın, yıldızların, dağların, ağaçların ve hayvanların- Allah´ın (kudret ve yüceliği) önünde yere kapandığını görmüyor musun? Ve insanlardan bir nicesi (Allah´a bilinçli olarak baş eğmektedir); ama niceleri de (O´na karşı geldikleri için öte dünyada) kaçınılmaz biçimde azabı hak edecekler; ve Allah´ın (Kıyamet Günü´nde) alçalttığı kimseyi de onurlandırabilecek kimse yoktur; çünkü, Allah dilediği her şeyi mutlaka yapar. Edip Yüksel Göklerde ve yerde bulunan kimselerin, güneşin, ayın, yıldızların, dağların, ağaçların, hayvanların ve insanlardan birçok kişinin ALLAH’a secde ettiklerini (boyun eğdiklerini) görmez misin? Birçok kişi de azabı haketmiştir. ALLAH’ın alçalttığını hiç kimse onurlu kılamaz. ALLAH dilediğini yapar. Mustafa İslamoğlu (Ey insan!) Göklerde ve yerde bulunan herkesin, güneşin, ayın, yıldızların, dağların, ağaçların ve hayvanların (ister istemez) Allah’ın emrine amade olduğunu görmez misin? İnsanlardan niceleri (bilinçli tercihlerinden dolayı ödülü hak etmiş), niceleri ise azabı hak etmişlerdir. İmdi, Allah her kimi alçaltırsa artık onu kimse yüceltemez: kuşkusuz Allah dilediğini daima gerçekleştirir. Hakkı Yılmaz Göklerde ve yeryüzünde olan kimselerin, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, kıpırdayan canlılar ve insanların çoğunun Allah’a boyun eğip teslimiyet gösterdiklerini görmedin mi/ hiç düşünmedin mi? Birçoğu da üzerlerine azap hak olmuş olanlardır. Ve Allah, kimi hor kılarsa artık onun için bir yücelten yoktur. Şüphesiz Allah, dilediğini işler. |
|
|
|