KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     27 : 14   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
وَجَحَدُوا ve ceHadū ve inkar ettiler
بِهَا bihā onları
وَاسْتَيْقَنَتْهَا vesteyḳanethā kanaat getirdiği halde
أَنْفُسُهُمْ enfusuhum vicdanları
ظُلْمًا Zulmen haksızlıkları yüzünden
وَعُلُوًّا ve ǔluvve n ve böbürlenmeleri yüzünden
فَانْظُرْ fenZur bak işte
كَيْفَ keyfe nasıl
كَانَ kāne oldu
عَاقِبَةُ ǎāḳibetu sonu
الْمُفْسِدِينَ l-mufsidīne bozguncuların
 
Ayet Meali

Ve cehadû bihâ vesteykanethâ enfusuhum zulmen ve uluvvâ(uluvven), fenzur keyfe kâne âkıbetul mufsidîn(mufsidîne).



Elmalı Hamdi Yazır

Ve vicdanları bunlar(ın doğruluğun)a tam bir kanaat getirdiği halde, zulüm ve kibirlerinden ötürü onları bile bile inkâr ettiler. Bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak!



Diyanet
Kendileri de bunlara yakînen inandıkları halde, zulüm ve kibirlerinden ötürü onları inkâr ettiler. Bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak!



Ahmed Hulusi
Enfüsleri onlara (Musa`nın bildirdiği hakikatlere) yakîn duyduğu hâlde; zulüm ve büyüklük duygusuyla bile bile onları inkâr ettiler... Bir bak, o bozguncuların sonu ne oldu!



Yaşar Nuri Öztürk
Zulüm ve böbürlenmeyle, ona karşı çıktılar. Oysaki öz benlikleri, onun gerçekliğine kanaat getirmişti. Bak da gör, nasıl olmuştur o bozguncuların sonu!



Muhammed Esed
ve zihnen onların doğruluğuna kani oldukları halde, sırf zulmü kendilerine yol edinmiş olmalarından ve kendilerini büyüklük duygusuna kaptırmış olmalarından ötürü mesajlarımıza karşı çıktılar; bak işte bozguncuların sonu nasıl oldu!



Edip Yüksel
Zulüm ve kibirlerinden dolayı kendilerinin haklı olduğunu onayladılar ve onları reddettiler. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna dikkat et.



Mustafa İslamoğlu
İç dünyalarında kesin kanaat getirdikleri halde, sırf gerçeği çarpıtma ve büyüklenmelerinden dolayı bile bile inkara saptılar: hele bir bak, fesatçıların akıbeti nasıl olurmuş?



Hakkı Yılmaz
Ve onların kendileri bunlara tam bir kanaat getirdiği hâlde, şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapmaları ve kibirlerinden ötürü onları bile bile inkâr ettiler. –Şimdi bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak!–