 | *** Açıklamalar için lütfen tıklayınız! Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.  Türkçe okunuşlarda... ' : kesik ses ā : uzun "a" sesi verir. ū : uzun "u" sesi verir. ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir. ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir. ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir. ḣ : Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir. ṧ : Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir. H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir. S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir. ḳ : Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir. ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir. T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir. Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir. D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir. |
Arapça Okunuş | Türkçe Okunuş | Kelime Meali | Kökü |
اللَّهُ | Allahu | Allah (ki) | |
لَا | lā | yoktur | |
إِلَٰهَ | ilāhe | tanrı | |
إِلَّا | illā | başka | |
هُوَ | huve | O’ndan | |
الْحَيُّ | l-Hayyu | daima diridir | |
الْقَيُّومُ | l-ḳayyūmu | koruyup yöneticidir | |
لَا | lā | | |
تَأْخُذُهُ | te’ḣuƶuhu | O’nu tutmaz | |
سِنَةٌ | sinetun | ne bir uyuklama | |
وَلَا | velā | ve ne de | |
نَوْمٌ | nevmun | bir uyku | |
لَهُ | lehu | O’nundur | |
مَا | mā | ne | |
فِي | fī | varsa | |
السَّمَاوَاتِ | s-semāvāti | göklerde | |
وَمَا | ve mā | ve ne | |
فِي | fī | varsa | |
الْأَرْضِ | l-erDi | yerde | |
مَنْ | men | kimdir | |
ذَا | ƶā | | |
الَّذِي | lleƶī | ki | |
يَشْفَعُ | yeşfeǔ | şefaat edebilir | |
عِنْدَهُ | ǐndehu | kendisinin katında | |
إِلَّا | illā | dışında | |
بِإِذْنِهِ | biiƶnihi | O’nun izni | |
يَعْلَمُ | yeǎ’lemu | bilir | |
مَا | mā | olanı | |
بَيْنَ | beyne | | |
أَيْدِيهِمْ | eydīhim | onların önünde | |
وَمَا | ve mā | ve olanı | |
خَلْفَهُمْ | ḣalfehum | arkalarında | |
وَلَا | ve lā | | |
يُحِيطُونَ | yuHīTūne | kavrayamazlar | |
بِشَيْءٍ | bişey'in | hiçbir şey | |
مِنْ | min | -nden | |
عِلْمِهِ | ǐlmihi | O’nun ilmi- | |
إِلَّا | illā | dışında | |
بِمَا | bimā | şeyler | |
شَاءَ | şā'e | dilediği | |
وَسِعَ | vesiǎ | kaplamıştır | |
كُرْسِيُّهُ | kursiyyuhu | O’nun Kürsüsü | |
السَّمَاوَاتِ | s-semāvāti | gökleri | |
وَالْأَرْضَ | vel’erDe | ve yeri | |
وَلَا | ve lā | | |
يَئُودُهُ | yeūduhu | O’na ağır gelmez | |
حِفْظُهُمَا | HifZuhumā | onları koru(yup gözet)mek | |
وَهُوَ | ve huve | O | |
الْعَلِيُّ | l-ǎliyyu | yücedir | |
الْعَظِيمُ | l-ǎZīmu | büyüktür | |
| | Ayet Meali |
Allâhu lâ ilâhe illâ huvel hayyul kayyûm(kayyûmu), lâ te’huzuhu sinetun ve lâ nevm(nevmun), lehu mâ fîs semâvâti ve mâ fil ard(ardı), menzellezî yeşfeu indehû illâ bi iznih(iznihî) ya’lemu mâ beyne eydîhim ve mâ halfehum, ve lâ yuhîtûne bi şey’in min ilmihî illâ bi mâ şâe, vesia kursiyyuhus semâvâti vel ard(arda), ve lâ yeûduhu hıfzuhumâ ve huvel aliyyul azîm(azîmu).
Elmalı Hamdi Yazır Allah´tan başka hiçbir ilâh yoktur. O daima diridir (hayydır), bütün varlığın idaresini yürüten (kayyum)dir. O´nu ne gaflet basar, ne de uyku. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O´nundur. İzni olmadan huzurunda şefaat edecek olan kimdir? O, kullarının önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bilir. Onlar ise, O´nun dilediği kadarından başka ilminden hiç bir şey kavrayamazlar. O´nun kürsisi, bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır. Onların her ikisini de görüp gözetmek O´na bir ağırlık vermez. O çok yücedir, çok büyüktür.
Diyanet Allah, O´ndan başka tanrı yoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O´nundur. İzni olmadan O´nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O´na hiçbir şey gizli kalmaz.) O´nun bildirdiklerinin dışında insanlar O´nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O´nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür. Ahmed Hulusi Allâh O, tanrı yoktur sadece HÛ! Hayy ve Kayyum (yegâne hayat olan ve her şeyi kendi isimlerinin anlamı ile ilminde oluşturan - devam ettiren); O`nda ne uyuklama (âlemlerden bir an için olsun ayrılık), ne de uyku (yaratılmışları kendi hâline bırakıp kendi Zâtî dünyasına çekilme) söz konusudur. Semâlarda ve arzda (âlemlerdeki tümel ilim ve fiiller boyutunda) ne varsa hepsi O`nundur. Nefsinin hakikati olan Esmâ mertebesinden açığa çıkan kuvve olmaksızın (Bi-iznihi) O`nun indînde kim şefaat edebilir... Bilir onların yaşadıkları boyutu ve algılayamadıkları âlemleri... O`nun dilemesi (elvermiş olması) olmadıkça ilminden bir şey ihâta edilemez. Kürsüsü (hükümranlık ve tasarrufu {rubûbiyeti}) semâları ve arzı kapsamıştır. Onları muhafaza etmek O`na ağır gelmez. O Alîy (sınırsız yüce) ve Aziym`dir (sonsuz azamet sahibi). Yaşar Nuri Öztürk Allah´tan başka ilâh yok. Hayy´dır O, sürekli diridir; Kayyûm´dur O, kudretin kaynağıdır. Ne gaflet yaklaşır O´na ne kendinden geçme ne de uyku. Göklerde ne var, yerde ne varsa yalnız O´nun dur. O´nun huzurunda, bizzat O´nun izni olmadıkça, kim şefaat edebilir! O, insanların önden gönderdiklerini de bilir, arkada bıraktıklarını da!... İnsanlar O´nun bilgisinden, bizzat kendisinin dilediği dışında, hiç bir şeyi kavrayıp kuşatamazlar. O´nun kürsüsü, gökleri ve yeri çepeçevre kuşatmıştır. Göklerin ve yerin korunması O´na hiç de zor gelmez. Aliy´dir O, yüceliği sınırsızdır; Azîm´dir O, büyüklüğü sınırsızdır. Muhammed Esed Allah -O´ndan başka ilah yoktur-; Her zaman diridir, bütün varlıkların kendi kendine yeterli yegane kaynağıdır. Ne uyuklama tutar O´nu, ne de uyku. Yeryüzünde ve göklerde ne varsa O´nundur. O´nun izni olmaksızın nezdinde şefaat edebilecek olan kimdir? O, insanların gözlerinin önünde olanı da, onlardan gizli tutulanı da bilir; oysa O dilemedikçe insanlar O´nun ilminden hiçbir şey edinemez, hiçbir şey kavrayamazlar. O´nun sonsuz kudreti ve egemenliği gökleri ve yeri kaplar ve onların korunup desteklenmesi O´na ağır gelmez. Gerçekten yüce ve büyük olan yalnızca O´dur. Edip Yüksel ALLAH: O’ndan başka tanrı yoktur, Yaşayandır, Sürekli Gözetendir. Kendisini ne dalgınlık ne de uyuklama tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur. İzni olmadan kim O’nun katında aracılık edebilir? Onların geçmişini ve geleceğini bilir. Dilediği miktar dışında O’nun bilgisinden hiçbir şeyi kavrayamazlar. Egemenliği gökleri ve yeri kapsamıştır. Onları düzen içinde korumak onu yormaz. O Yücedir, Büyüktür. Mustafa İslamoğlu Allah, kendisinden başka ilah olmayan, mutlak diri, hayatın ve varlığın kaynağı ve dayanağıdır; ne gaflet basar O’nu, ne de uyku. Göklerde ve yerde olan her bir şey O’nundur: O’nun izni olmaksızın katında şefaat edecek olan kimmiş bakayım? O, kullarının önünde-açıkta olan şeyleri de, ardında-gizli olan şeyleri de bilir; oysa onlar, O dilemedikçe O’nun ilminden hiç bir şey kavrayamazlar. O’nun sonsuz kudret ve otoritesi gökleri ve yeri kaplamıştır; üstelik onları görüp gözetmek O’na güç gelmez: zira yüce ve azametli olan yalnızca O’dur. Hakkı Yılmaz Allah, Kendisinden başka ilâh diye bir şey olmayandır, her zaman diridir, her şeyi ayakta tutan, koruyan, diri ve bütün kâinatın idaresini bizzat yürütendir. Kendisini uyuklama ve uyku yakalamaz. Göklerde olan şeyler ve yeryüzünde olan şeyler yalnızca O’nun içindir. Kendisinin izni/ bilgisi olmadan yanında yardım, kayırma yapacak olan kimmiş? O, onların önlerinde ve arkalarında olan şeyleri bilir. Onlar ise, O’nun dilediğinden başka bilgisinden hiçbir şeyi kavrayamazlar. O’nun kürsüsü, gökleri ve yeryüzünü kucaklamıştır. Onların ikisinin de korunması O’na zor gelmez. Ve O, çok yücedir, yücelticidir, sonsuz büyüktür. |
|
|
|