KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     46 : 3   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
مَا
خَلَقْنَا ḣaleḳnā biz yaratmadık
السَّمَاوَاتِ s-semāvāti gökleri
وَالْأَرْضَ vel’erDe ve yeri
وَمَا ve mā ve bulunanları
بَيْنَهُمَا beynehumā ikisi arasında
إِلَّا illā ancak (yarattık)
بِالْحَقِّ bil-Haḳḳi gerçek ile
وَأَجَلٍ ve ecelin ve bir süreye göre
مُسَمًّى musemmen belli
وَالَّذِينَ velleƶīne ve kimseler
كَفَرُوا keferū inkar eden(ler)
عَمَّا ǎmmā şeyden
أُنْذِرُوا unƶirū uyarıldıkları
مُعْرِضُونَ muǎ’riDūne yüz çevirmektedirler
 
Ayet Meali

Mâ halaknes semâvâti vel arda ve mâ beyne humâ illâ bil hakkı ve ecelin musemmâ(musemmen), vellezîne keferû ammâ unzirû mu’ridûn(mu’ridûne).



Elmalı Hamdi Yazır

Biz gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri ancak hak ile ve belirli bir süre için yarattık. İnkâr edenler uyarıldıkları şeyden yüz çeviriyorlar.



Diyanet
Gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları biz, şüphesiz yerli yerince ve belli bir süre için yarattık. İnkâr edenler, uyarıldıkları şeylerden yüz çevirmektedirler.



Ahmed Hulusi
Biz semâları, arzı ve ikisi arasındakileri yalnızca Hak olarak ve bir süreç için yarattık... Hakikat bilgisini inkâr edenler ise uyarıldıkları şeyden (hakikatten) yüz çevirmektedirler.



Yaşar Nuri Öztürk
Gökleri ve yeri ve ikisi arasındakileri hak olarak ve belirlenmiş bir süre için yarattık biz. Küfre batanlarsa uyarılmış oldukları şeyden yüz çevirmektedirler.



Muhammed Esed
Biz, gökleri, yeri ve onlar arasındaki her şeyi ancak (deruni bir) anlam ve amaç üzere ve (Bizim tarafımızdan) konulmuş bir süre için yarattık ama hakikati inkara şartlanmış olanlar, kendilerine tebliğ edilen uyarıdan yüz çevirirler.



Edip Yüksel
Biz gökleri, yeri ve aralarındakileri ancak belli bir amaca göre ve belli bir süre için yarattık. İnkar edenler uyarıya aldırış etmemektedirler.



Mustafa İslamoğlu
Biz gökleri, yeri ve o ikisi arasındakileri, ancak gerçek bir anlam ve amaç uğruna -ama sınırlı bir süreliğine yarattık; ne ki inkar eden kimseler uyarıldıkları hakikatten yüz çeviriyorlar.



Hakkı Yılmaz
Biz gökleri, yeryüzünü ve ikisi arasındakileri ancak “hak” ile ve “adı konmuş bir süre sonu” ile oluşturduk. Şu kâfirler; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimseler ise uyarıldıkları şeylerden/ uyarılmaktan yüz çevirenlerdir.