KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     17 : 46   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
وَجَعَلْنَا ve ceǎlnā ve kılarız (koyarız)
عَلَىٰ ǎlā üzerine
قُلُوبِهِمْ ḳulūbihim kableri
أَكِنَّةً ekinneten kabuklar
أَنْ en
يَفْقَهُوهُ yefḳahūhu onu anlamalarına engel olacak
وَفِي ve fī ve
اذَانِهِمْ āƶānihim kulaklarına
وَقْرًا veḳran bir ağırlık
وَإِذَا ve iƶā ve zaman
ذَكَرْتَ ƶekerte andığın
رَبَّكَ rabbeke Rabbini
فِي
الْقُرْانِ l-ḳurāni Kur’an’da
وَحْدَهُ veHdehu birliğini
وَلَّوْا vellev dönüp
عَلَىٰ ǎlā
أَدْبَارِهِمْ edbārihim arkalarına
نُفُورًا nufūran kaçarlar
 
Ayet Meali

Ve cealnâ alâ kulûbihim ekinneten en yefkahûhu ve fî âzânihim vakrâ(vakran), ve izâ zekerte rabbeke fîl kur’âni vahdehu vellev alâ edbârihim nufûrâ(nufûren).



Elmalı Hamdi Yazır

Ve kalblerinin üzerine, Kur´ân´ı anlamalarına engel perdeler geçiririz ve kulaklarına bir ağırlık veririz. Rabbini Kur´ân´da bir tek olarak andığın zaman da ürkerek arkalarına döner kaçarlar.



Diyanet
Ayrıca, onu anlamamaları için kalplerine bir kapalılık ve kulaklarına bir ağırlık veririz. Sen, Kur´an´da Rabbinin birliğini yâdettiğinde onlar, canları sıkılmış bir vaziyette, gerisin geri dönüp giderler.



Ahmed Hulusi
Şuurlarını (kalplerini), Onu anlamalarına engel olan (bâtıla kilitlenme) örtüsüyle örter; kulaklarına da ağırlık koyarız (algılayamazlar)! Kurân`da, Rabbini TEK`liği ile andığında, nefretle geriye dönüp giderler.



Yaşar Nuri Öztürk
Kalpleri üzerine, onu anlamamaları için kabuklar geçiririz, kulaklarına da bir ağırlık koyarız. Rabbini yalnız Kur´an´da andığın zaman, nefretle geriye dönüp kaçarlar.



Muhammed Esed
ve kalplerine, onu kavramalarına engel olan bir örtü koyarız ve kulaklarına bir tıkaç. Ve bu yüzden, Kuran okurken ne zaman Rabbinden tek tanrı olarak söz etsen nefretle sırtlarını dönüp giderler.



Edip Yüksel
Ve onu anlamalarını engellemek için kalplerine kabuklar, kulaklarına da ağırlık koyarız. Rabbini yalnızca Kuran’da andığın zaman nefretle geriye dönerler.*



Mustafa İslamoğlu
(akleden) kalplerinin üzerine onu anlamalarını engelleyen bir kapak, kulaklarına ise bir tıkaç yerleştiririz. Bu yüzden sen ne zaman Kur’an (okuma anın)da Rabbini birleyerek ansan, nefretle gerisin geri dönüp uzaklaşırlar.



Hakkı Yılmaz
Ve onların kalpleri üzerine, onu kavrayıp anlamalarını engelleyen kabuklar, kulaklarına da bir ağırlık yaptık. Ve sen Kur’ân’da sadece Rabbini ‘bir ve tek’ olarak andığın zaman, ‘nefretle kaçar vaziyette’ gerisin geriye giderler.