| *** Açıklamalar için lütfen tıklayınız! Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz. Türkçe okunuşlarda... ' : kesik ses ā : uzun "a" sesi verir. ū : uzun "u" sesi verir. ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir. ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir. ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir. ḣ : Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir. ṧ : Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir. H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir. S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir. ḳ : Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir. ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir. T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir. Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir. D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir. |
Arapça Okunuş | Türkçe Okunuş | Kelime Meali | Kökü |
قَدْ | ḳad | elbette | |
نَرَىٰ | nerā | görüyoruz | |
تَقَلُّبَ | teḳallube | çevrilip durduğunu | |
وَجْهِكَ | vechike | yüzünün | |
فِي | fī | doğru | |
السَّمَاءِ | s-semāi | göğe | |
فَلَنُوَلِّيَنَّكَ | felenuvelliyenneke | elbette seni döndüreceğiz | |
قِبْلَةً | ḳibleten | bir kıbleye | |
تَرْضَاهَا | terDāhā | hoşlanacağın | |
فَوَلِّ | fevelli | (Bundan böyle) çevir | |
وَجْهَكَ | vecheke | yüzünü | |
شَطْرَ | şeTra | tarafına | |
الْمَسْجِدِ | l-mescidi | Mescid-i | |
الْحَرَامِ | l-Harāmi | Haram’a | |
وَحَيْثُ | ve Hayṧu | ve nerede | |
مَا | mā | | |
كُنْتُمْ | kuntum | olursanız | |
فَوَلُّوا | fevellū | çevirin | |
وُجُوهَكُمْ | vucūhekum | yüzlerinizi | |
شَطْرَهُ | şeTrahu | o yöne | |
وَإِنَّ | ve inne | şüphesiz | |
الَّذِينَ | elleƶīne | kimseler | |
أُوتُوا | ūtū | verilen | |
الْكِتَابَ | l-kitābe | kitap | |
لَيَعْلَمُونَ | leyeǎ’lemūne | elbette bilirler | |
أَنَّهُ | ennehu | bunun | |
الْحَقُّ | l-Haḳḳu | bir gerçek olduğunu | |
مِنْ | min | -nden | |
رَبِّهِمْ | rabbihim | Rableri- | |
وَمَا | ve mā | değildir | |
اللَّهُ | llahu | Allah | |
بِغَافِلٍ | biğāfilin | habersiz | |
عَمَّا | ǎmmā | -ndan | |
يَعْمَلُونَ | yeǎ’melūne | onların yaptıkları- | |
| | Ayet Meali |
Kad nerâ tekallube vechike fîs semâi, fe le nuvelliyenneke kıbleten terdâhâ, fe velli vecheke şatral mescidil harâm(harâmi), ve haysu mâ kuntum fe vellû vucûhekum şatrah(şatrahu), ve innellezîne ûtûl kitâbe le ya’lemûne ennehul hakku min rabbihim ve mâllâhu bi gâfilin ammâ ya’melûn(ya’melûne).
Elmalı Hamdi Yazır Doğrusu, biz, yüzünün semaya yöneldiğini, orada şekilden şekile geçerek, aranıp durduğunu görüyorduk. Artık seni hoşnud olacağın bir kıbleye çevireceğiz. Haydi bakalım, yüzünü Mescid- i Haram´a doğru çevir. Siz de ey müminler, nerede olursanız olun, yüzünüzü o tarafa doğru çevirin! Kendilerine kitap verilmiş olanlar da kesinlikle bilirler ki, Rabblerinden gelen o emir haktır. Ve Allah, onların yaptıklarından ve yapmakta olduklarından gafil değildir.
Diyanet (Ey Muhammed!) Biz senin yüzünün göğe doğru çevrilmekte olduğunu (yücelerden haber beklediğini) görüyoruz. İşte şimdi, seni memnun olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. (Ey müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzlerinizi o tarafa çevirin. Şüphe yok ki, ehl-i kitap, onun Rablerinden gelen gerçek olduğunu çok iyi bilirler. Allah onların yapmakta olduklarından habersiz değildir. Ahmed Hulusi Biz, vechinin semâda takallüb ettiğini (Hakk`ı müşahede âleminde hâlden hâle girdiğini) görmekteyiz. ("Hakk`ın vechi ne yana dönersen orada" gerçeğince, niçin illâ Kudüs`e bağlı kalayım, İbrahim`le davet ettiği Kâbe varken, düşüncesi.) Artık seni razı olacağın bir kıbleye elbette döndüreceğiz. O hâlde vechini (yüzünü - Hakk`ı müşahedeni) Mescid-i Haram`a (Kâbe - içi mutlak yokluk - gayb olana) döndür. Ve nerede olursanız olunuz "vech"lerinizi O`nun tarafına döndürün. Muhakkak ki kendilerine Kitap (hakikat ve Sünnetullâh bilgisi) verilenler bilirler ki o, Rablerinden bir HAK`tır! Allâh onların hakikatleri olarak, yaptıklarından gâfil değildir. Yaşar Nuri Öztürk Biz senin, yüzünün ha bire göğe doğru çevrildiğini elbette görüyoruz. Hoşlanacağın bir kıbleye seni elbette döndüreceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Nerede olsanız yüzünüzü Mescid-i Haram yönüne döndürün. Kendilerine kitap verilenler, onun, Rablerinden bir gerçek olduğunu çok iyi bilirler. Allah onların yapıp ettiklerinden habersiz değildir. Muhammed Esed Biz, (ey Peygamber) senin sık sık yüzünü (bir kılavuz arayışı içinde) göğe çevirdiğini görüyoruz: ve şimdi seni tam tatmin edecek bir kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Haram´a çevir; ve siz, hepiniz, nerede olursanız olun, yüzünüzü (namaz esnasında) o yöne döndürün. Doğrusu, daha önce kendilerine vahiy tevdi edilmiş olanlar, bu emrin Rablerinden gelen bir hakikat olduğunu çok iyi bilirler; ve Allah onların yaptıklarından habersiz değildir. Edip Yüksel Yüzünü göğe çevirip durduğunu görüyoruz. Seni, hoşlanacağın bir kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Sınırlanmış Mescid’e çevir. Nerede olursanız olun yüzlerinizi o yöne çevirin. Kuşkusuz, kendilerine kitap verilenler, bunun Rab’lerinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler. ALLAH onların yaptığından gafil değildir. Mustafa İslamoğlu Biz senin yüzünü gökyüzüne çevirip durduğunu görüyorduk. İşte şimdi seni kesinlikle razı olacağın bir kıbleye döndürüyoruz: Artık yüzünü Mescid-i Haram’dan yana çevir! Siz de nerede olursanız olunuz yönünüzü o yana çeviriniz! Kendilerine daha önce vahiy emanet edilmiş olanlar, bu emrin Rablerinden gelen bir gerçek olduğunu iyi bilirler: Allah onların yaptıklarından habersiz değildir. Hakkı Yılmaz Biz, senin Bizden ne beklemekte olduğunu kesinlikle görüyoruz. Artık seni hoşnut olacağın bir hedefe/stratejiye çevireceğiz. Haydi, yüzünü Mescid-i Harâm’a/dokunulmaz eğitim-öğretim kurumuna çevir; aklın fikrin hep eğitim-öğretimde olsun. Siz de, nerede olursanız olun, yüzünüzü onun tarafına çevirin! Kendilerine Kitap verilmiş olan kimseler de kesinlikle, şüphesiz onun, Rabbinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler. Ve Allah, onların yapıp durduklarından habersiz, bilgisiz değildir. |
|
|
|