KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     29 : 14   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
وَلَقَدْ veleḳad ve andolsun
أَرْسَلْنَا erselnā biz gönderdik
نُوحًا nūHen Nuh’u
إِلَىٰ ilā
قَوْمِهِ ḳavmihi kavmine
فَلَبِثَ fe lebiṧe kaldı
فِيهِمْ fīhim onların arasında
أَلْفَ elfe bin
سَنَةٍ senetin seneden
إِلَّا illā eksik
خَمْسِينَ ḣamsīne elli
عَامًا ǎāmen yıl
فَأَخَذَهُمُ feeḣaƶehumu sonunda yakaladı
الطُّوفَانُ T-Tūfānu Tufan
وَهُمْ vehum
ظَالِمُونَ Zālimūne haksızlık edenleri
 
Ayet Meali

Ve lekad erselnâ nûhan ilâ kavmihî, fe lebise fîhim elfe senetin illâ hamsîne âmâ(âmen), fe ehazehumut tûfânu ve hum zâlimûn(zâlimûne).



Elmalı Hamdi Yazır

Andolsun ki Nuh´u kendi kavmine gönderdik de, o dokuz yüz elli yıl onların arasında kaldı. Sonunda, onlar zulümlerini sürdürürken tufan kendilerini yakalayıverdi.



Diyanet
Andolsun ki biz Nuh´u kendi kavmine gönderdik de o bin yıldan elli yıl eksik bir süre onların arasında kaldı. Sonunda onlar zulümlerini sürdürürken tufan kendilerini yakalayıverdi.



Ahmed Hulusi
Andolsun ki Nuh`u kendi toplumuna irsâl ettik de onların içinde elli yıl hariç bin sene kaldı! Zulümleri üzereyken tufan onları yakaladı.



Yaşar Nuri Öztürk
Yemin olsun, biz Nûh´u toplumuna gönderdik de o, onların arasında bin yıldan elli yıl eksik kaldı. Sonunda onları tufan yakaladı. Çünkü zalimlerdi onlar.



Muhammed Esed
Biz (çok zaman önce) Nuh´u kendi kavmine göndermiştik ve Nuh onlar arasında dokuzyüzelli yıl geçirmişti; sonra onlar hala zulüm batağında yaşamaya devam ederlerken bir tufana yakalanmışlardı.



Edip Yüksel
Nuh’u, halkına göndermiştik ve onların arasında bin seneden elli yıl eksik kaldı. Ancak zulmettikleri için onları tufan yakaladı.*



Mustafa İslamoğlu
Doğrusu Biz Nuh’u da kendi kavmine elçi göndermiştik: Nuh da onlar arasında -elli yıl eksiğiyle- bin sene kalmıştı; ve onlar iyice zulme gömülüp gitmiş bir haldeyken, tufan onları enseleyivermişti.



Hakkı Yılmaz
Ve andolsun ki Biz, Nûh’u kendi toplumuna elçi gönderdik de, içlerinde elli yılı sıkıntısız nice uzun sıkıntılı seneler kaldı. Sonunda, onlar şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına işlerini sürdürürken tufan kendilerini yakalayıverdi.