KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     73 : 20   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
إِنَّ inne şüphesiz
رَبَّكَ rabbeke Rabbin
يَعْلَمُ yeǎ’lemu biliyor
أَنَّكَ enneke senin
تَقُومُ teḳūmu kalktığını
أَدْنَىٰ ednā daha azında
مِنْ min -nden
ثُلُثَيِ ṧuluṧeyi üçte ikisi-
اللَّيْلِ l-leyli gecenin
وَنِصْفَهُ ve niSfehu ve yarısında
وَثُلُثَهُ ve ṧuluṧehu ve onun üçte birinde
وَطَائِفَةٌ ve Tāifetun bir topluluğun da
مِنَ mine -dan
الَّذِينَ elleƶīne bulunanlar-
مَعَكَ meǎke seninle beraber
وَاللَّهُ vallahu ve Allah
يُقَدِّرُ yuḳaddiru takdir eder
اللَّيْلَ l-leyle geceyi
وَالنَّهَارَ ve nnehāra ve gündüzü
عَلِمَ ǎlime bildi
أَنْ en
لَنْ len asla
تُحْصُوهُ tuHSūhu sizin onu sayamayacağınızı
فَتَابَ fetābe bu yüzden affetti
عَلَيْكُمْ ǎleykum sizi
فَاقْرَءُوا feḳra'ū artık okuyun
مَا şeyi
تَيَسَّرَ teyessera kolayınıza gelen
مِنَ mine -dan
الْقُرْانِ l-ḳurāni Kur’an-
عَلِمَ ǎlime bilmiştir
أَنْ en
سَيَكُونُ seyekūnu bulunacağını
مِنْكُمْ minkum içinizden
مَرْضَىٰ merDā hastalar
وَاخَرُونَ ve āḣarūne ve başka kimseler
يَضْرِبُونَ yeDribūne gezip
فِي
الْأَرْضِ l-erDi yeryüzünde
يَبْتَغُونَ yebteğūne arayan
مِنْ min -ndan
فَضْلِ feDli lutfu-
اللَّهِ llahi Allah’ın
وَاخَرُونَ ve āḣarūne ve başka insanlar
يُقَاتِلُونَ yuḳātilūne savaşan
فِي
سَبِيلِ sebīli yolunda
اللَّهِ llahi Allah
فَاقْرَءُوا feḳra'ū onun için okuyun
مَا şeyi
تَيَسَّرَ teyessera kolayınıza gelen
مِنْهُ minhu O’ndan
وَأَقِيمُوا ve eḳīmū ve kılın
الصَّلَاةَ S-Salāte namazı
وَاتُوا ve ātū ve verin
الزَّكَاةَ z-zekāte zekatı
وَأَقْرِضُوا ve eḳriDū ve borç verin
اللَّهَ llahe Allah’a
قَرْضًا ḳarDan bir borçla
حَسَنًا Hasenen güzel
وَمَا ve mā ve
تُقَدِّمُوا tuḳaddimū verdiklerinizi
لِأَنْفُسِكُمْ lienfusikum kendiniz için
مِنْ min -dan
خَيْرٍ ḣayrin hayır-
تَجِدُوهُ tecidūhu bulacaksınız
عِنْدَ ǐnde katında
اللَّهِ llahi Allah
هُوَ huve o
خَيْرًا ḣayran daha hayırlıdır
وَأَعْظَمَ ve eǎ’Zeme ve daha büyüktür
أَجْرًا ecran mükafatça
وَاسْتَغْفِرُوا vesteğfirū ve mağfiret dileyin
اللَّهَ llahe Allah’tan
إِنَّ inne şüphesiz
اللَّهَ llahe Allah
غَفُورٌ ğafūrun çok bağışlayandır
رَحِيمٌ raHīmun çok esirgeyendir
 
Ayet Meali

İnne rabbeke ya´lemu enneke tekûmu ednâ min suluseyil leyli ve nısfehu ve sulusehu ve tâifetun minellezîne meak(meake), vallâhu yukaddirul leyle ven nehâr(nehâre), alime en len tuhsûhu fe tâbe aleykum, fakreû mâ teyessere minel kur´ân(kur’ânî), alime en seyekûnu minkum merdâ ve âharûne yadribûne fîl’ardı yebtegûne min fadlillâhi ve âharûne yukâtilûne fî sebîlillâhi fakreû mâ teyessere minhu ve ekîmus salâte ve âtûz zekâte ve akridullâhe kardan hasenâ(hasenen), ve mâ tukaddimû li enfusikum min hayrin tecidûhu indallâhi huve hayren ve a´zame ecrâ(ecren), vestagfirûllâh(vestağfirûllâhe), innellâhe gafûrun rahîm(rahîmun).



Elmalı Hamdi Yazır

Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden daha azında, yarısında ve üçte birinde kalktığını, seninle beraber bulunanlardan bir topluluğun da böyle yaptığını biliyor. Gece ve gündüzü Allah takdir eder. O, sizin onu sayamayacağınızı bildi de sizi affetti. Bundan böyle Kur´ân´dan size ne kolay gelirse okuyun. Allah, içinizden hastalar, yeryüzünde gezip Allah´ın lütfunu arayan başka kimseler ve Allah yolunda savaşan daha başka insanlar olacağını bilmiştir. Onun için Kur´ân´dan kolayınıza geldiği kadar okuyun, namazı kılın, zekatı verin ve Allah´a güzel bir borç verin (Hayırlı işlere mal sarfedin). Kendiniz için gönderdiğiniz her iyiliği, Allah katında daha hayırlı ve sevapça daha büyük olarak bulacaksınız. Allah´tan bağış dileyin. Kuşkusuz Allah bağışlayandır, merhamet edendir.



Diyanet
(Resûlüm!) Senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, (bazen) yarısını, (bazen de) üçte birini yatmadan (ibadetle) geçirdiğini ve beraberinde bulunanlardan bir topluluğun da (böyle yaptığını) Rabbin elbette biliyor. Gece ve gündüzü (içinde olup bitenleri iyiden iyiye) ölçüp biçen ancak Allah´tır. O sizin, bunu sayamayacağınızı bildiği için, sizi bağışladı. Artık, Kur´an´dan kolayınıza geleni okuyun. Allah bilmektedir ki, içinizde hastalar bulunacak, bir kısmınız Allah´ın lütfundan (rızık) aramak üzere yeryüzünde yol tepecekler, diğer bir kısmınız da Allah yolunda çarpışacaklardır. O halde Kur´an´dan kolayınıza geleni okuyun. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah´a gönül hoşluğuyla ödünç verin. Kendiniz için önden (dünyada iken) ne iyilik hazırlarsanız Allah katında onu bulursunuz; hem de daha üstün ve mükâfatça daha büyük olmak üzere. Allah´tan mağfiret dileyin, şüphesiz Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.



Ahmed Hulusi
Muhakkak ki Rabbin senin gecenin üçte ikisinden daha azında, yarısında veya üçte birinde kalktığını biliyor... Seninle beraber olanlardan bir grubun da! Geceyi ve gündüzü Allâh takdir ediyor! (Allâh) onu asla değerlendiremeyeceğinizi bildi de tövbenizi kabul etti... Kurân`dan kolaylaşanı okuyun (idrak edin)! (Allâh) bilir ki, sizden hastalar, arzda dolaşıp Allâh`ın lütfundan talep eden kimseler ve Allâh yolunda savaşan kimseler olacaktır. Artık Ondan kolaylaşan kadarını okuyun; salâtı ikame edin (yönelişi kaîm kılın müşahede ile), zekâtı verin ve Allâh`a güzel bir ödünç verin... Kendiniz için (önceden) hayırdan ne takdim ederseniz, Allâh indînde onun çok daha büyük ve hayırlısını bulursunuz. Allâh`tan mağfiret dileyin! Muhakkak ki Allâh Ğafûr`dur, Rahıym`dir.



Yaşar Nuri Öztürk
Hiç kuşkun olmasın, Rabbin senin durumunu biliyor. Gecenin üçte ikisinden daha azını, yarısını, üçte birini ayakta geçiriyorsun. Seninle beraber olanlardan bir grup da öyle. Allah, geceyi de gündüzü de ölçüye bağlamıştır. Sizin onu kuşatamayacağınızı bildi de size tövbe nasip etti. O halde Kur´an´dan, kolay geleni okuyun. Sizden hastalar olacağını bildi. Bir kısmının yeryüzünde dolaşıp Allah´ın lütfundan bir şeyler isteyeceklerini, diğer bir kısmının da Allah yolunda çarpışacaklarını bildi. O halde Kur´an´dan, kolay geleni okuyun! Namazı kılın! Zekâtı verin. Güzel bir ödünçle Allah´a ödünç verin! Öz benlikleriniz için önden gönderdiğiniz iyiliğin, Allah katında hayrını daha çok, ödülünü daha büyük olarak bulacaksınız. Allah´tan af dileyin. Hiç kuşkusuz, Allah çok affedici, çok esirgeyicidir.



Muhammed Esed
(Ey Peygamber!) Rabbin, senin ve beraberindekilerin gecenin üçte ikisini, yahut yarısını, yahut üçte birini (namaz için) uyanık geçirdiğini bilir. Gecenin ve gündüzün ölçüsünü koyan Allah, sizin onu küçümsemeyeceğinizi bilir ve bu sebeple O rahmetiyle size yaklaşır. O halde Kur´an´ın kolayca okuyabileceğiniz kadarını okuyun. Allah, zaman zaman içinizde hastalar, Allah´ın lütfunu aramak için yola koyulanlar ve Allah yolunda savaşa çıkanlar olacağını bilir. Öyleyse ondan (yalnızca) kolayca okuyabileceğiniz kadarını okuyun, namazınızda devamlı ve dikkatli olun ve karşılıksız harcamada bulunun ve (böylece) Allah´a güzel bir borç verin çünkü kendi adınıza güzel ne iş yaparsanız karşılığını aynen Allah katında görürsünüz; evet, daha iyi ve daha zengin bir ödül olarak. Ve (daima) Allah´ın bağışlayıcılığını arayın. Kuşkusuz Allah çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır.



Edip Yüksel
Rabbin, senin ve yoldaşlarından bir grubun, gecenin üçte ikisinden az, yarısında ve üçte birinde kalktığını bilir. Gecenin ve gündüzün miktarını ALLAH belirler. O, sizin bunu yapamayacağınızı bildiği için sizi affetmiştir. Öyleyse Kuran’dan kolayınıza geldiği kadar okuyun. Aranızda hastalar, yeryüzünde ALLAH’ın lütfundan rızık arayanlar ve ALLAH yolunda savaşanlar olduğunu bilmektedir. Ondan kolayınıza geldiği kadar okuyun. Namazı gözetin, zekatı verin ve güzel davranmak yoluyla ALLAH’a bir borç sunun. Kendiniz için yaptığınız her iyiliği, ALLAH katında daha iyi ve daha büyük bir ödül olarak bulacaksınız. ALLAH’tan bağışlanma dileyin; ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.



Mustafa İslamoğlu
(Ey Nebi!) Elbet Rabbin senin ve yanındakilerden bir kısmının gecenin üçte ikisini, ve yarısını, ve üçte birini uyanık geçirdiğini bilmektedir. Gecenin ve gündüzün miktarını belirleyen Allah, sizin onun üstesinden gelemeyeceğinizi bilmiş ve size rahmetiyle yönelmiştir. Artık Kur’an’dan kolayınıza gelen kadarını okuyun!
Allah, ilerki zamanlarda içinizden hastalar, Allah’ın verdiği rızkı aramak için yola koyulanlar, Allah yolunda savaşa çıkan daha başkalarının olacağını bilir. Şu halde ondan, kolayınıza gelen kadarını okuyun, namazınızı kılın, arınıp yücelmesi için ödenmesi gereken bedeli ödeyin ve Allah’a güzel bir borç verin; zira kendi adınıza ne hayır işlerseniz, Allah katında onu daha hayırlı ve daha büyük bir ödül olarak bulursunuz.
İmdi Allah’tan mağfiret dileyin: İyi bilin ki Allah, tarifsiz bir bağışlayıcı, eşsiz bir merhamet kaynağıdır.




Hakkı Yılmaz
Hiç kuşkun olmasın, Rabbin senin gecenin üçte-ikisinden daha azını, yarısını, üçte-birini ayakta geçirmekte olduğunu biliyor. Seninle beraber olanlardan bir grup da öyledir. Allah, geceyi de gündüzü de ölçüye bağlar. Sizin bu işi kolaylıkla yapamayacağınızı bildi de sizin için bu görevi hafifletti. O hâlde Kur’ân’dan kolay geleni öğrenin-öğretin! Sizden hastalar olacağını bildi. Bir kısmının yeryüzünde dolaşıp Allah’ın fazlından bir şeyler isteyeceklerini, diğer bir kısmının da Allah yolunda çarpışacaklarını bildi. O hâlde ondan kolay geleni öğrenin-öğretin! Salât’ı [mâli ve zihinsel destek; toplumu aydınlatma kurumlarını] kurun/ayakta tutun,* zekat’ı* verin! Güzel bir ödünçle Allah’a ödünç verin! Öz benlikleriniz için önden gönderdiğiniz iyiliğin, Allah katında hayrını daha çok, ödülünü daha büyük olarak bulacaksınız. Allah’tan af dileyin! Hiç kuşkusuz Allah çok affedici, çok merhamet edicidir.*