KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     9 : 90   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
وَجَاءَ ve cā'e ve geldiler
الْمُعَذِّرُونَ l-muǎƶƶirūne özür bahane eden
مِنَ mine
الْأَعْرَابِ l-eǎ’rābi bedevi Araplar
لِيُؤْذَنَ liyu'ƶene izin verilmesi için
لَهُمْ lehum kendilerine
وَقَعَدَ ve ḳaǎde ve oturdular
الَّذِينَ elleƶīne kimseler
كَذَبُوا keƶebū yalan söyleyen(ler)
اللَّهَ llahe Allah’a
وَرَسُولَهُ ve rasūlehu ve Elçisine
سَيُصِيبُ seyuSību erişecektir
الَّذِينَ elleƶīne kimselere
كَفَرُوا keferū inkar eden(lere)
مِنْهُمْ minhum onlardan
عَذَابٌ ǎƶābun bir azab
أَلِيمٌ elīmun acıklı
 
Ayet Meali

Ve câel muazzirûne minel a’râbi lî yu’zene lehum ve ka’adellezîne kezebûllâhe ve resûleh(resûlehu), se yusîbullezîne keferû minhum azâbun elîm(elîmun).



Elmalı Hamdi Yazır

Bedevilerden özür bahane edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah´a ve Resulüne yalan söyleyenler de oturdular kaldılar. Bunlardan kâfir olanlara acıklı bir azap isabet edecektir.



Diyanet
Bedevîlerden, (mazeretleri olduğunu) iddia edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah ve Resûlüne yalan söyleyenler de oturup kaldılar. Onlardan kâfir olanlara elem verici bir azap erişecektir.



Ahmed Hulusi
Bedevîlerden mazeret uyduranlar, savaşa katılmama izni almak için geldiler... Allâh`a ve Rasûlü`ne yalan söyleyenler de (mazeret bile göstermeden) oturup kaldılar... Onlardan hakikat bilgisini inkâr edenlere, acı bir azap isâbet edecektir.



Yaşar Nuri Öztürk
Göçebe Arapların özür bahane edenleri kendilerine izin verilmesi için geldiler; Allah´a ve resulüne yalan söyleyenler oturdular. Onların küfre sapanlarına korkunç bir azap erişecektir.



Muhammed Esed
Ve bu arada savaşta bağışık tutulmaları yönünde arzedilecek bir takım özürleri olan bedeviler (Elçiye) geldiler; Allahı ve Onun Elçisini yalanlamaya kalkışanlarsa (sadece) evde kalmakla yetindiler. Hakkı inkara yeltenen böylelerine pek çetin bir azap gelip çatacak.



Edip Yüksel
Araplardan özür uyduranlar, izin almak için sana geldiler. AL-LAH ve elçisini yalanlayanlar böylece oturdular. İnkârcılarına acı bir azap dokunacaktır.



Mustafa İslamoğlu
Bedevilerden beyan edecek özrü olanlar, hiç değilse gelip kendilerine (savaşa katılmama) izni verilmesini talep ettiler; Allah ve Rasulü’nü yalanlayanlar ise oturup kaldılar. Onlardan nankörlükte ısrar edenlere, er geç acıklı bir azap dokunacak.



Hakkı Yılmaz
Bedevi Araplardan özür beyan edenler, kendilerine izin verilmesi için geldiler. Allah’a ve Elçisi’ne yalan söyleyenler de oturup kaldılar. Bunlardan Kâfirlere; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden biri olan kimselere, yakında çok acıklı bir azap dokunacaktır.