KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     17 : 59   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
وَمَا ve mā ve yoktur
مَنَعَنَا meneǎnā bizi alıkoyan
أَنْ en
نُرْسِلَ nursile göndermekten
بِالْايَاتِ bil-āyāti ayetler (mu’cizeler)
إِلَّا illā dışında
أَنْ en
كَذَّبَ keƶƶebe yalanlamaları
بِهَا bihā (onları)
الْأَوَّلُونَ l-evvelūne evvelkilerin
وَاتَيْنَا ve āteynā ve verdik
ثَمُودَ ṧemūde Semud’a
النَّاقَةَ n-nāḳate dişi deveyi
مُبْصِرَةً mubSiraten açık bir mu’cize olarak
فَظَلَمُوا feZalemū o zulmetmelerine sebeb oldu
بِهَا bihā onlara
وَمَا ve mā ve
نُرْسِلُ nursilu biz göndermeyiz
بِالْايَاتِ bil-āyāti mu’cizeleri
إِلَّا illā dışında
تَخْوِيفًا teḣvīfen korkutmak
 
Ayet Meali

Ve mâ meneanâ en nursile bil âyâti illâ en kezzebe bihel evvelûn(evvelûne), ve âteynâ semûden nâkate mubsıraten fe zalemû bihâ, ve mâ nursilu bil âyâti illâ tahvîfâ(tahvîfen).



Elmalı Hamdi Yazır

Bizi, âyetler (mucizeler) ve peygamber göndermekten alıkoyan şey, ancak öncekilerin onları yalanlamış olmalarıdır. Semûd´a, açık bir mucize olarak o dişi deveyi vermiştik de ona zulmetmişlerdi (deveyi boğazlayarak kendilerine yazık etmişlerdi). Oysa biz, o mucizeleri ancak korkutmak için göndeririz.



Diyanet
Bizi, âyetler (mucizeler) göndermekten alıkoyan tek şey, öncekilerin bu âyetleri yalanlamış olmasıdır. Nitekim Semûd kavmine, açık bir mucize olmak üzere bir dişi deve vermiştik. Onlar ise, (bu deveyi boğazladılar ve) bu yüzden zalim oldular. Oysa biz âyetleri ancak korkutmak için göndeririz.



Ahmed Hulusi
Mucizelerimizi irsâl etmemize mâni olan, öncekilerin onları yalanlamış olmasıdır (siz de yalanlarsanız derhal azabını yaşardınız, sizi ortadan kaldırmak zorunda kalırdık)! Semud`a da aydınlatan olarak dişi deveyi verdik de (vahşice öldürerek) ona zulmettiler! Biz mucizelerimizi ancak korkutmak için irsâl ederiz.



Yaşar Nuri Öztürk
Bizi, mucizeler göstermekten alıkoyan, daha öncekilerin onları yalanlamış olmasından başka bir şey değildir. Semûd kavmine o dişi deveyi açık bir mucize olarak verdik de onunla kendilerine zulmettiler. Biz, mucizeleri yalnız korkutup sindirmek için göndeririz.



Muhammed Esed
Bizi (öncekiler gibi, bu mesajı da) mucizevi belirtilerle birlikte göndermekten alıkoyan tek sebep, önceki toplumların onları hep yalanlamış olmalarıdır; nitekim, Semud kavmine uyarıcı, aydınlatıcı bir belirti olarak o dişi deveyi verdik, ama onlar bunu kale almadılar. Oysa biz bu kabil belirtileri yalnızca korkutup uyarmak amacıyla göndermişizdir.



Edip Yüksel
Öncekilerin onları yalanlamış olması bizi ayetler göndermekten alıkoymadı. Örneğin; Semud’a deveyi açıkça vermiştik. Fakat ona haksızlık ettiler. Biz ayetleri yalnızca uyarı amacıyla göndeririz.*



Mustafa İslamoğlu
Bizim mucizeler göndermemize yalnızca önceki toplumların onları yalanlamış olmaları engel oldu. Nitekim Semud’a (risaletin) görünür bir delili olarak dişi deveyi vermiştik, fakat temsil ettiği gerçeği inkar yoluyla ona zulmettiler; zaten Biz bu tür mucizevi delilleri, yalnızca korkutarak uyarma amacıyla göndeririz.



Hakkı Yılmaz
Ve Bizi, alâmetleri/göstergeleri göndermekten ancak öncekilerin onları yalanlamış olmaları alıkoydu. Ve Semûd’a, açık, gözle görülebilir biçimde sosyal destek kurumları kurmaları görevini* vermiştik de onun sebep olmasıyla haksız davranmışlardı. Ve Biz, o alâmetleri/göstergeleri ancak korkutmak için göndeririz.