KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     18 : 86   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
حَتَّىٰ Hattā nihayet
إِذَا iƶā ne zaman ki
بَلَغَ beleğa ulaştı
مَغْرِبَ meğribe battığı yere
الشَّمْسِ ş-şemsi güneşin
وَجَدَهَا vecedehā ve onu buldu
تَغْرُبُ teğrubu batarken
فِي
عَيْنٍ ǎynin bir gözede
حَمِئَةٍ Hamietin kara balçıklı
وَوَجَدَ ve vecede ve buldu
عِنْدَهَا ǐndehā onun yanında da
قَوْمًا ḳavmen bir kavim
قُلْنَا ḳulnā dedik ki
يَا ذَا yā ƶā
الْقَرْنَيْنِ l-ḳarneyni Zu’l-Karneyn
إِمَّا immā ya
أَنْ en
تُعَذِّبَ tuǎƶƶibe azâb edersin
وَإِمَّا veimmā veya
أَنْ en
تَتَّخِذَ tetteḣiƶe davranırsın
فِيهِمْ fīhim kendilerine
حُسْنًا Husnen güzel
 
Ayet Meali

Hattâ izâ belega magribeş şemsi vecedehâ tagrubu fî aynin hamietin ve vecede indehâ kavmâ(kavmen), kulnâ yâ zel karneyni immâ en tuazzibe ve immâ en tettehıze fîhim husnâ(husnen).



Elmalı Hamdi Yazır

Nihayet güneşin battığı yere vardığı zaman, güneşi, (sanki) kara bir balçıkta batıyor buldu. Bir de bunun yanında bir kavim buldu. Biz ona dedik ki: «Ey Zülkarneyn! Onları ya cezalandırırsın veya onların hakkında iyi davranırsın.»



Diyanet
Nihayet güneşin battığı yere varınca, onu kara bir balçıkta batar buldu. Onun yanında (orada) bir kavme rastladı. Bunun üzerine biz: Ey Zülkarneyn! Onlara ya azap edecek veya haklarında iyilik etme yolunu seçeceksin, dedik.



Ahmed Hulusi
Tâ Güneş`in battığı yere ulaştığında, onu koyu bir karanlık suda batarken buldu... (Bir de) o bölgede bir toplum buldu! Dedik: "Ey Zül-Karneyn! İster (onlara) azap edersin; ister haklarında bir güzellik oluşturursun."



Yaşar Nuri Öztürk
Nihayet, Güneş´in battığı yere varınca onu kara balçıklı bir gözede batar buldu. Onun yanında bir de kavim buldu. Dedik ki: "Ey Zülkarneyn, ya bunlara azap edersin ya da haklarında güzel bir tavrı esas alırsın."



Muhammed Esed
(Batıya doğru giderek) günün birinde güneşin battığı yere vardı; (güneş) ona kopkoyu, bulanık bir suya dalıyormuş gibi göründü. Ve orada (kötülüğün her çeşidine gömülüp gitmiş) bir kavme rastladı. Ona, "Sen ey Zulkarneyn!" dedik, ("Onlara) azap da edebilirsin, yüce gönüllü de davranabilirsin!"



Edip Yüksel
Uzak batıya varınca güneşi büyük bir okyanusta batar buldu ve orada bir topluluk ile karşılaştı. "Ey İki Nesil Sahibi, dilersen onları cezalandır, dilersen onlara iyi davran" dedik.



Mustafa İslamoğlu
Nihayet güneşin battığı yere ulaşınca, orada kara balçığa (benzer) bir su gözesinde (güneşi) batar buldu; ve orada yerleşik bir topluluğa rastladı. Biz "Ey Zülkarneyn!" dedik, "(Zulmederek) azab da çektirebilirsin, onlar hakkında (adil davranarak) güzel bir yönetim de benimseyebilirsin;



Hakkı Yılmaz
Sonunda o, vahyin battığı yere vardığı zaman, vahyi, kara bir balçıkta batıyor buldu [orada ilâhi ilkeler hayattan çıkarılmıştı]. Bir de bunun yanında bir toplum buldu. Biz dedik ki: “Ey Zülkarneyn! Onları ya cezalandırırsın veya onların hakkında iyi-güzel davranırsın.”