KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     40 : 18   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
وَأَنْذِرْهُمْ ve enƶirhum ve onları uyar
يَوْمَ yevme güne (karşı)
الْازِفَةِ l-āzifeti yaklaşan
إِذِ iƶi zira
الْقُلُوبُ l-ḳulūbu yürekler
لَدَى ledā dayanmıştır
الْحَنَاجِرِ l-Hanāciri gırtlaklara
كَاظِمِينَ kāZimīne yutkunur dururlar
مَا yoktur
لِلظَّالِمِينَ liZZālimīne zalimlerin
مِنْ min hiçbir
حَمِيمٍ Hamīmin dostu
وَلَا ve lā ve yoktur
شَفِيعٍ şefīǐn bir aracıları
يُطَاعُ yuTāǔ sözü tutulur
 
Ayet Meali

Ve enzirhum yevmel âzifeti izil kulûbu ledel hanâciri kâzımîn(kâzımîne), mâ liz zâlimîne min hamîmin ve lâ şefîin yutâu.



Elmalı Hamdi Yazır

Yaklaşmakta olan o felaket (kıyamet) gününü de onlara haber ver. O dem ki yürekler gırtlaklara dayanmıştır, yutkunup dururlar. Zalimler için ne ısınacak bir dost vardır, ne de sözü dinlenecek bir şefaatçi.



Diyanet
Yaklaşan gün hususunda onları uyar! Çünkü o onda dehşet içinde yutkunurken yürekleri ağızlarına gelmiştir. Zalimlerin ne dostu ne de sözü dinlenir şefaatçısı vardır.



Ahmed Hulusi
Yaklaşan ölüm süreci ile onları uyar! O zaman gamla dolu olarak yürekleri gırtlaklarına dayanmıştır! Zâlimlerin ne bir dostu ve ne de itaat ederse (kurtaracak) bir şefi vardır.



Yaşar Nuri Öztürk
Onları, yaklaşan felaket günü hakkında uyar! Yürekler gırtlaklara dayanmıştır; habire yutkunurlar. Zalimlerin ne bir dostu vardır ne de sözü dinlenir bir şefaatçıları.



Muhammed Esed
Bu sebeple, onları yüreklerin boğulurcasına gırtlağa dayanacağı o yaklaşan Gün´e karşı uyar! (o Gün) zalimler ne bir dost bulacaklar, ne de sözü dinlenecek bir şefaatçi.



Edip Yüksel
Onları yaklaşan gün hakkında uyar, o zaman yürekler gırtlaklara dayanmıştır, yutkunurlar. Zalimler için ne bir dost ne de sözü dinlenir bir şefaatçi vardır.



Mustafa İslamoğlu
Ve onları yüreklerin sahibini boğarcasına gırtlağa dayanacağı dehşet gününe karşı uyar: o gün zalimler ne samimi bir dost, ne de sözü geçen bir şefaatçi bulacaktır.



Hakkı Yılmaz
Yaklaşan gün hakkında da onları uyar. O zaman kalpler yutkunarak; dehşetten ürpererek gırtlaklara dayanmıştır. Şirk koşmak suretiyle yanlış; kendi zararlarına iş yapan kimse için ne sıcak bir dost vardır, ne de itaat edilecek bir destekçi, yardımcı, iltimasçı...