KUR'AN HARİTASI

 ANASAYFA  KUR'AN  KÖKLER  ETİMOLOJİ  İLETİŞİM 


      
 
 

     28 : 46   

 Ayete Git

*** Açıklamalar için lütfen tıklayınız!
Kelime satırı sonundaki Arapça Kök harflere tıklayarak ilgili köke, kökün tespit edilebilmiş anlam yelpazesine ve o kökten türemiş tüm Kur'an kelimelerine ulaşabilirsiniz.


Türkçe okunuşlarda...
' : kesik ses
ā : uzun "a" sesi verir.
ū : uzun "u" sesi verir.
ǎ : Üstünlü Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "a" sesi verir.
ǐ : Esreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "i" sesi verir.
ǔ : Ötreli Ayn harfi. Boğazın ortası hafif sıkılarak çıkarılır. Kalın "u" sesi verir.
: Hı harfi. Boğazın biraz evvelinden hırıltılarak çıkarılır. Kalın, hırıltılı "ha" sesi verir.
: Se harfi. Dilin ucuna üst dişler hafif bastırılarak okunur. İnce ve peltek "se" sesi verir.
H : Ha harfi. Boğazın tam ortası sıkılarak çıkarılır. Kalın "ha" sesi verir.
S : Sad harfi. Dilin ucu ön alt dişlerin yarısına bastırılarak çıkar. Kalın "sa" sesi verir.
: Kaf harfi. Dilin sonunu damağa vurarak çıkarılır. Kalın "ka" sesi verir.
ƶ : Zal harfi. Dil ucuna üst dişler hafif bastırılarak çıkarılır. İnce ve peltek "ze" sesi verir.
T : Tı harfi. Dilin ucu üst dişlerin etlerine yakın yerden çıkar. Kalın "ta" sesi verir.
Z : Zı Harfi. Dil ucuna üst dişler hafifçe bastırarak okunur. Kalın "za" sesi verir.
D : Dad harfi. Dilin yan tarafını üst azı dişlere vurarak çıkarılır. Kalın "da" sesi verir.
Arapça OkunuşTürkçe OkunuşKelime MealiKökü
وَمَا ve mā ve
كُنْتَ kunte sen değildin
بِجَانِبِ bicānibi yanında
الطُّورِ T-Tūri Tur’un
إِذْ zaman
نَادَيْنَا nādeynā seslendiğimiz
وَلَٰكِنْ velākin fakat
رَحْمَةً raHmeten bir rahmet olarak
مِنْ min -nden
رَبِّكَ rabbike Rabbi-
لِتُنْذِرَ litunƶira uyarasın diye
قَوْمًا ḳavmen toplumu
مَا
أَتَاهُمْ etāhum kendilerine gelmemiş olan
مِنْ min hiç
نَذِيرٍ neƶīrin bir uyarıcı
مِنْ min
قَبْلِكَ ḳablike senden önce
لَعَلَّهُمْ leǎllehum belki
يَتَذَكَّرُونَ yeteƶekkerūne düşünüp öğüt alırlar
 
Ayet Meali

Ve mâ kunte bi cânibit tûri iz nâdeynâ, ve lâkin rahmeten min rabbike li tunzire kavmen mâ etâhum min nezîrin min kablike leallehum yetezekkerûn(yetezekkerûne).



Elmalı Hamdi Yazır

(Musa´ya) seslendiğimiz zaman da, Tûr´un yanında değildin. Bilakis senden önce kendilerine uyarıcı (peygamber) gelmeyen bir kavmi uyarman için Rabbinden bir rahmet olarak (orada geçenleri sana bildirdik), ola ki onlar düşünüp öğüt alırlar.



Diyanet
(Musa´ya) seslendiğimiz zaman da, sen Tûr´un yanında değildin. Bilakis, senden önce kendilerine uyarıcı (peygamber) gelmeyen bir kavmi uyarman için Rabbinden bir rahmet olarak (orada geçenleri sana bildirdik); ola ki düşünüp öğüt alırlar.



Ahmed Hulusi
Biz (Musa`ya) hitap ettiğimizde sen Tur tarafında değildin... Ne var ki, Rabbinden bir rahmet olarak, senden önce kendilerine uyarıcı gelmemiş bir toplumu uyarman için (bu bilgiler sana vahyoldu). Umulur ki üzerinde düşünürler.



Yaşar Nuri Öztürk
Ve sen, biz seslendiğimizde, Tûr tarafında da değildin. Sen, senden önce kendilerine uyarıcı gelmemiş bir toplumu uyarmak için Rabbinden bir rahmetsin. Bu sayede onların düşünüp öğüt almaları umuluyor.



Muhammed Esed
Evet, Biz (Musa´ya) seslendiğimiz zaman sen Sina Dağı´nın yamacında değildin; fakat (sen de, öteki elçiler gibi,) senden önce kendilerine uyarıcı gelmemiş bir toplumu uyarasın diye Rabbinden bir rahmet aracı olarak (gönderildin) ki böylece belki (geçmişte olup bitenleri) düşünür (de Bizi) anarlar.



Edip Yüksel
(Musa’ya) Seslendiğimizde Tur’un yamacında da bulunmuyordun. Ancak, senden önce kendilerine bir uyarıcı gelmemiş bir toplumu uyarman için Rabbinden bir rahmet olarak (sana bilgi veriyoruz); belki öğüt alırlar.



Mustafa İslamoğlu
Yine sen, Biz nida ettiğimizde (Sina) Dağı’nın yamacında da değildin; ve fakat senden önce uyarıcı gelmemiş bir toplumu uyarman için Rabbin tarafından rahmet olarak gönderildin; belki (sorumluluklarını) hatırlarlar.



Hakkı Yılmaz
(46,47)Ve Biz, seslendiğimiz zaman, Tûr’un yanında da değildin. Tersine senden önce kendilerine uyarıcı/peygamber gelmeyen bir toplumu uyarman için ve kendi ellerinin yaptıklarından dolayı başlarına bir fenalık geldiğinde hemen, “Rabbimiz! Ne olurdu bize bir peygamber gönderseydin de, âyetlerine uysak ve mü’minlerden olsak” diyemesinler, onlar öğüt alsınlar diye Rabbinden bir rahmet olarak… orada geçenleri sana bildirdik, seni elçi olarak gönderdik.